"Geçmişe takılma." Anlatamıyorum,geçmiş her zaman geçmiyor. Bazen geçmiş bugününü ve geleceğini de çalıyor senden. Elbette bana güçsüz diyebilirsiniz,direnmek sana ağır geliyor mağdur edebiyatı yapıyorsun demekte de haklı olabilirsiniz belki. Ancak ben, uğraştım,bir şeyler yapabilmek,ben olabilmek,gerçekten istediğim gibi bir gelecek kurabilmek için uğraştım. Tüm uğraşlarımı mükemmel manipülasyon ve şiddet yeteneğiyle aldı elimden. Ben artık güçlü olmak değil,huzurlu olmak istiyorum. Hayır hayır,bahsettiğim kişi erkek arkadaşım,eşim falan değil. Beni çok daha derinden etkileyebilecek,yaralarımın nerede olduğunu tam olarak nereye basacagını çok iyi bilen biri. Zaten bir sevgiliye bu kadar taviz vermem. Bu benim gerçekten obsesif bir şekilde sevdiğim ve bazen sevgisinin inanılmaz yorduğu bir insan. Geleceğimi şekillendirmede büyük rolü olan biri. Ancak,yine de kırmaktan korktuğum için adını veremediğim biri.
Açıkçası bu kanıya dün vardım. Yıllarca kendimi gerçek anlamda ezik ve aptal hissettikten sonra,onun dışında kimseye bu şekilde taviz vermediğimi fark ettim.
Ancak... Bakın anlamıyorsunuz. Tükeniyorum. Lütfen artık bana "sen güçlüydün,hayat doluydun,böyle sözler,ölme isteği yakışmıyor "demeyin. Ya beni yargılamayın,ya da derdimi anlattığımda dinleyin. "Seninki de dert mi,sen beni dinlesen ağlarsın " gibi sözler bana kendimi daha iyi hissettirmiyor. Tam tersine güçsüzlüğümün, işe yaramazlığımın daha da pekiştiğini,onaylandığını hissediyorum. Dedim ya,belki de haklısınız. Tamam ben güçsüzüm,belki de mağduru oynamak işime geliyor. Ama ne olur artık beni dik kafalılığım,inadım,size göre sivri dilim ve yine size göre gaddarlığımla yargılamayın. Bunların benim ayakta kalabilmek için tutunduğum dallar olduğunu anlayın,ya da bana hiç bulaşmayın.