Geçmişe saplı bir bahar yuttum ben.
Çabayla sabrımın düğünüydü o gün.
Hep eksik kalacakmışım gibi bir şey vardı havada.
Yanında olmak isteyip uzaklıkları çoğaltan bir şey.
Ürkek bakışlarından öpsem seni.
Gözlerine dağılan buhranı kirpiklerinin uçurumuna sürüklesem.
Bir dokunuşun bin gölge alırdı üzerimden.
Beni çekip beni iten ,
Arzuladıklarım bir sarhoşluk bırakır dilime.
Suskunluk zehrini damıtır sesin.
Sil süpür tenine dokunamadığımı,
O güçlü yakarış içimde kesin.
Bu karmaşada çarpmış kalbim delice.
Ben sana yine hayranlıkla bakmışım.
Yine yüksekte bırakmışım kendimi.
Karanlık bir cilaydı ruhuma bırakılmayan sevgi.
Derisi soyulan bir gökyüzü vardı alnında.
İhtimal kokuyordu ,
Ertelendikçe büyüyen sevişmeler.
Yassı bir fısıltı kıvrıldı kulaklarıma.
Beni yutan boşluğu doldurdun sen.
Genişleyen göğsümün ,
Soluğu süslendi.
Sonra bu dizenin dibine düştüm.
'Tek bir damla kan yoktu özlemekten başka. '
İçimin esirliğine bir iç çekiş süresi daha.
Boynuna dolanmış iki karış,
Gecenin içinde gündüz kokusu,
Sana baktım,
Bugün de özgürlüğe sığdım.