Beyhude geçen yıllarımın ahına mı yansam acep,
Yoksa hakikat yüzüme kışın ayazı kadar sert çarparken,
Teselli arayan aciz yüreğimin nihayete hızla yol alışına mı?
Yüreğime giden her bir yolun patikalarına taşlar döşerken,
Umarsız bakışların sineme ukde olur.
Bir günlük yaşama inat kanat çırpan kelebek,
Baharına kem gözler değse hadsiz hesapsız sitem etmez misin?
Saklasan beni,gönlümün sultanı
İçinde sen olan sayfalara, mısralara.
Suretin yüzüme aksetse
Ben, ben olmaktan çıkıp sen olsam.
Varlığın bu canı yakıp kavururken
Yoklugun beni virane eder bil istedim
Yok, mu Yüreğinde bir dulda? Acep bana
Yaban ellere bırakılanı seni sevdigimden sayar mısın?
Rabbime benim içinde bir katre sunar mısın? Acep gör halimi
Paylaştığımız ana can;
Gözyaşlarımı akıttığım ana yâr derken
Dilbeste eyledin bu yeminli sevdalı yüreğimi
Çekilen her meşakkat değil midir seni bana yakın eden,
Yâr eden sensizlik beni vurdu zaten.
Yüreğim meçhule açılan bir kapı;
Aşım, ekmeğim, ışığım,gönlümün sahibi sensin bilesin
Sensizlik benim öğrenilmiş çaresizliğim bedhah kalışım,
Yıkamadığım, aşamadığım surlarım.
Gel saatlere inat bir dakikamız asra dönüşsün tek sevdiğim.
Kisranın sarayına doğan nur gibi doğ benim yüreğime
Güneşin ruhlarımıza bir ok boyu mesafede olsun ki
Günahlarımız gözyaşlarımızla yıkansın.
Bu ölü canım seni bekler dirilmek için.
Sonsuzluğa seninle yol almak,
Seni sende yaşamak için .
Gel bana sevdiğim el ele gidelim bu diyarlardan.