GEL SENİNLE SOHBET EDELİM KAFAN DOLUDUR ŞİMDİ SENİN
Yaşam boyu hep bir şeyin peşindeyiz. Bu sana göre farklılık gösterebilir. Bakma sen herkesin aynı yolun yolcusuyuz demesine. Aynı sonun farklı hikayeleriyiz hepimiz. Kimse senin dengin değil, sen kimseye denk değilsin. Aslında seni yüceltmeyeceğim, kimse de seni yüceltmeyecek. Kendini pofpoflamalı ortamlardan uzak tuttuğun müddetçe huzurlu bir mizaca dönmüş olacaksın zaten.
He bir husus daha var mesela. Fedakarlık denen şeyin ne kadar gönülden gelse bile aslında fedakarlık olmadığını öğrendim. Mark Twain - İnsan Nedir? kitabını bu konu için sana öneriyorum. Özetle bir konu hakkında, bir evsize yardım ettiğimizde, bir açın karnını doyurduğumuzda bile kendimizi düşündüğümüz için yapıyomuşuz. O evsize yardım etmediğimiz için içimizdeki içsel huzursuzluğa yakalanmamak adına o yardımı yapıyormuşuz. Kabullenmesi zor ama sahiden de öyle aslında.
Bu aralar bir de yabancı müziklere çok sardım. Anlamaktan uzaklaşmak istediğim için. Ne de olsa şarkı sözlerini anlamıyorum. Melodi ve ahenk uyumu ile ruhumu tatmin ediyorum da denilebilir. Bir şeyden kaçıyorum ama neden bilmiyorum. Sana da oluyordur. Sebepsiz uzaklaşırsın hayatının belli başlı dönemleri içerisinde birçok şeyden. Anlamaktan uzaklaşıp anlaşılmayı bekliyorum. Yine her zamanki gibi boş işler peşindeyim.
Bir de insan aklına hükmedemezmiş. Bunu kalp için sanıyordum. Deneyimleyince bana da mantıklı geldi. Mesela birisini seviyorken onu sevmeyi, onu düşünme eylemini kalp değil, akıl gerçekleştiriyor. Kalbin akla baskı yaptığını sanıyorken, aslında aklın kalbe bak o, bak o, saçı öyle, gözü şöyle, harika, en doğrusu, o dünyanın en güzeli gibi kalıpları kalbe dayatıyormuş. Bu da haklı nitekim düşünme ve fikirsel işler genelde akıldan çıkıyor. Yıllar boyu suçladığımız kalplerden, yakındığımız gönüle bir özür borçluyuz. Tüm haltı yiyen akılmış. İnsanı, insanın kendi aklı bile kandırabilirmiş. Akıl insandan üstündür.
Nitekim aklın insana ihtiyacı yoktur ama insanın akla fazlasıyla ihtiyacı var he sence de öyle değil mi?
Hoşça kal.