Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
Gelecek Zamanın Hikayesi - Sözümoki
09 Mayıs 2019, Perşembe 20:15 · 481 Okunma

Gelecek Zamanın Hikayesi

Birçok zaman kendi iç savaşının yenik kahramanlarındandı. Kendine yenilmenin hükmü, korkularının kölesi olmaktan daha öte değildir. Zaten, kendine yenildikten sonra, başkasına yenilmenin bir önemi var mıdır?

Pürüzsüz teniyle ve yürüyüşüyle birçok erkeği kainatın bir kadının avcunun içinde olduğuna ikna edebilirdi. Bir adamın bütün yara izlerini sahiplenecek kadar cesurdu. Fakat bir damla kanda, kendinden kaçacak kadar da korkak.

Caddenin başından, sonuna kadar hiçbir cümle etmeden yürüdü. Ağzını bıçak açmıyordu. İki dudağının arası birbirine kenetlenmişti. Yağmur, yavaş yavaş suratımıza düşüyor, caddede insanlar saçak altlarından yürümek adına özen gösteriyordu. Birkaç adım sonra, cadde bitecek, körfez bizi karşısına alacaktı.

“Bu seninle ilk yağmurumuz olacaktı”

Sustu. Tek cümle kurdu. Bütün saatleri, bütün hatalarımı, ezbere bildiği bütün pişmanlıklarımı tek bir cümleye sığdırdı. “olacak-tı.” Cümlenin sonunda, kursakta kalan son umudu vardı. Gelecek zamanın hikayesi. Sonra birden ayağı takılıyor, özne yere düşüyor. Dizleri kanıyor. Özne kandan korkuyor, cinayetlerle dolu bir ömrü var üstelik. Her sevdiği adam paramparça edip gitmiş onu. Muhtemelen ben de parçaladım bir yanını.

“olacak-tı” olamadı. Olması gerekir miydi, belki. bir kadın, gelecek zamanın hikayesiyle, cümle kuruyorsa, ya umutlarını çaldırmıştır ya da pürüzsüz kalbi delik teşik olmuştur.

O, umutlarını çaldıranlardandı. Sevdiği her adamda bir aile aramış, sarılmak yerine sığınmayı tercih etmişti. Savaşacak kadar güçlü değildi, bu yüzden hep kaçmak için yeltenmiş ama kaçarken solukları onu yarı yolda bırakmıştı. Her kaçma denemesinde, bir kez daha ayağı takılmış, solukları kesilmiş, dizleri kanamıştı.

Bir yanı hep çocuktu. Ne zaman küpesinin tekini kaybetse, ne zaman kolyesinin kopçası bozulsa, çocuk gibi ağlardı. Mutluluk ufacık bir nesneydi onun için. Mutsuzlukta öyle.

Pürüzlü gülümserdi. Ne kadar saklamaya çalışırsa çalışsın, gamzelerinin bir kenarında hüznün yalınları hep kalırdı. yağmurlu havaları çok severdi. Kasvetli günlerde, başını göğsüme koyar, iç çekerdi. Yenilmekten değil, bir kez daha yarı yolda kalmaktan korkuyordu. Sarılmak değildi onunkisi. Tıpta tıp, sığınmaktı. Tüm depremlerden, tüm yağmurlardan, tüm yangınlardan ve yeryüzünde kötü ne varsa, her şeyden kaçıp, tüm ayrılıklara kör olup bir kalbe yuva yapmak istiyordu.

Caddenin sonuna yaklaştık. Sigara paketini avcuma bıraktı. Çakmağı da uzattı. “sen çıkmaz sokaklardan çıkacak kadar cesur değilsin” sustu. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Sesi zehir gibi acıydı. Yutkundu. İnce ve kısa parmakları yüzüme yaklaştı. Tenime dokundu. Başını hafifçe sola eğdi, gözleri doldu. Dudaklarımı okşadı “çok sevdiğin kadınlar olsun hayatında, sen güzel seversin”.

Onlarca yazımı okumuştu. Hepsinin başka kadınlara yazıldığını bildiği halde, en sevdiği cümleleri seçer, altını çizerdi. Birlikte imla hatalarını düzeltirdik. Boş zamanlarımızda, kordonda çimenlere uzanır, sigaramızı paylaşır, geleceğe dair, bütün hayallerimizi kurgular, detayları konusunda tartışırdık. Benim dediğim olurdu sonunda. Sığındığı limanın bir tuğlasını bile kırmaktan çekinirdi. Titizdi. Bir karışını bilmediği İstanbul’dan en az benim kadar nefret ederdi. Ne zaman İstanbul’dan bahsetsem, hem hayretle dinler hem de ufacık gözlerinin içindeki hayat dolu bakışlarına gölge düşerdi. Zannediyorum, korkuyordu.

Sevememiştim, kendime ilk kez bu kadar öfkelendim. Yüzünde huzura dair onlarca tomurcuk vardı, ben hepsini görmezden gelmiştim. Aynı sokakta değildik, olamadık. Benim çıkmaz sokaklarımda dolandı, geç geleceğimi bildiği halde tren garlarına erkenden koştu. En sevdiğim parçaları sevdi, en sevdiğim şehirleri haritalardan ezberledi. Akdeniz’e açılan şehirlere büyük tutkular besledi.

Pürüzlü gülüşlerinin bir yanına hep beni katmıştı. Bense bir yağmuru ona çok görmüştüm. Yutkunamadım. Pişman oldum. Adımlarım birbirine dolandı. Islak kiremitler kurudu, telefon kulübelerinin kirli camlarını onlarca yağmur yıkayıp geçti. Bir yağmurumuz olmadı.

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Bir hatipte mutlaka olması gereken özellik sence nedir?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.