Hoca, mağrur bir ses tonuyla, son derece kendinden ve vaazından emin bir şekilde anlatıp bitirmişti. " Allah,'ın izniyle,o inanmayanların hepsini perişan edeceğiz. Vatanımızı, milletimizi ve bütünlüğümüzü bölemeyecekler. Islamın kuvveti eli herşeye yetecektir ". Ve ben hayretler içerisinde dinliyordum. Cemaat,camiden çıkarken günün vaazını yorumluyordu. Hocanın nasıl güzel anlattığından, milletimizi kimsenin bölemeyeceğinden, Allah'ın herşeye kadir olduğundan. Ve bu vaazı iyice içselleştirdikten sonra, gidip ailelerine anlatmaya koyuldular. Sonuçta onlar, çocuklarıni eğitmekle yükümlüydüler. İmanın,Allah'ın gücünü anlatmak onların en asli göreviydi. Çünkü eğer çocuklarıni islam ahlaki üzerine yetiştirmezlerse onlar da cehennemde yanacaktı. Heeeee, şimdi anlaşıldı. Tabi yaa. İman, yaratıcı, evrenin ve canlıların kusursuz olan düzeninden yaradana varma çabası, Tanrı'yi bulma ,onun bizden ne istediğini anlama çabası falan bunlar boş işlerdi. Esas olan cehennemde yanmamaktı. Paçayı yırtacak kadar bir iman yeterliydi ki bu da fanatık bir dindardan geçiyordu. Vaazlarda, sohbetlerde dinlerin esas geliş amaçları olan anlayış, vefa,güzellik, insanın olabilecek en iyi hâline dönüşme çabası, bunlar değil, vatan millet ve iman imansız üzerine kışkırtıcı sohbetler yapmak gerekiyordu. Tıpkı kitleler psikolojisinde anlattığı gibi "toplumları bir arada tutmak,onları size itaat edece bir hâle getirmek istiyorsanız, onlara mantıklı şeyler anlatmayın, yalnızca yüksek sesle gaz verin." İşte bu yüzden topluluklardan ve o toplulukların ortaya çıkardığı fikirlerden nefret ediyorum. Zekâ sükuta yatar orada, anlayış, düşünme, bu kavramların hiç biri yoktur. Oysa din merkezleri, tapınaklar kiliseler milliyetçiliği değil, güzelliği ve sevgiyi aşılayan mekânlar olmalıdır. Dinlerin geliş amacı budur. Tanrı insan aracılığıyla kendini deneyimleyecekken belki de onun koyu bir milliyetçiye dönüşmek isteyeceğini hiç sanmıyorum. Milliyetçilik,dincilik bunun gibi içerisinde fanatizm içeren her türlü kavram durmadan katliamlar yaratan tehlikeli olgulardır. Ama neyse ne, siz yine bildiğinizi okuyun, yine ben ne demek istiyorum hiç anlama çabası içine girmeden beni dinsiz,yoldan çıkmış ilan edin, o kitapları okumamam gerektiğini,benim kafamı karıştırdığını falan söyleyin. Sonuçta birini anlamak yerine klasik "Tanrı " anlayışına sığınıp saldırmak daha kolay. Zira sizin kutsalınıza saygısızlık etmeden, fakat yapıcı bir eleştiri tarzıyla bir "dinsiz " olmayı da tercih edebilirdim. Ancak siz, kendinizden görmediğiniz herkesi dışlama eğilimdesiniz.