Okuyacaklarınızın tamamı yaşanmış gerçek hayat hikayesini içerir.İyi okumalar.
NEŞE
Sabah gözlerini açtı,yine o hisler gelip çökmüştü üzerine gözlerini tekrar kapattı,uyumak istiyordu sonsuza dek tüm bunlar geçinceye dek uyumak.Bu kadar hal bilmezin arasın da bunca yaşadıkları ile hala nasıl ayakta durabiliyordu,yorulmuştu artık herkesin onu yargılamasından,yaşadığı onca şeyin üzerine ne kadar güçlü kadınmış demeleri gerekirdi ama öyle olmuyordu işte hep destek beklerken köstek olmuşlardı Neşeye.İsmi gibi yaşamamıştı hiç hayatı onun kaderi 9 aylıkken başlamıştı daha küçücük bir bebekken yaşadıkları yazılmıştı.Ona ise sadece yaşamak ve seçimler yapmak kalıyordu,ya yaşayacaktı,güçlü duracaktı ya da hayatın onu bir kara delik misali yutmasına fırsat verecekti.Tüm bunlar düşünürken küçük oğlunun “anne!” diye seslenişi ile açtı gözlerini o minicik elleriyle yatağın üzerine tırmanıp annesine sarıldı Uzay.Öptü sarıldı cıvıl cıvıl bir çocuktu Uzay evin neşesi gibiydi küçük olduğundan nazı da çok geçerdi.Bir de Savaş vardı en büyük oğluydu Neşenin.İlk eşinden bir hediyeydi ona.Savaş kardeşi Uzayın aksine daha sakin,daha uysaldı,sessiz,kendi halindeydi.Neşe eşini kaybettikten sonra çok titremişti oğlunun üzerine belki biraz da bu yüzden evcimendi Savaş.Onun da annesi gibi hayatla savaşı doğmadan başlamıştı.Anne oğul tüm her şeye rağmen çok güzel durmuşlardı ayakta her şey herkese tüm söylenenlere rağmen Neşe hiç bir zaman hayattan umudunu ve bağını kesmemişti.Hayat ondan ne kadar çok sevdiklerini alsa da o hep bir şekilde dim dik durarak yaşamasını başarmıştı kendi ayakları üzerinde duran yere sağlam basan bir kadındı.Uzay annesine cilveler yaparken kucağına çekti Neşe onu öptü sevdi oynadı onunla.Oğulları Neşe için birer hayat kaynağıydı.Birlikte kalkıp mutfağa geçtiler bugün izin günüydü oğulları ile güzel bir kahvaltıyı haketmişti.Uzayla beraber güle oynaya kahvaltıyı hazırladıktan sonra Savaşı uyandırmaya gittiler Uzay aynı cilvelerle abisini de uyandırdıktan sonra hep beraber kahvaltı masasına oturdular.Az sonra kapı çaldı Neşe kapıyı açtı gelen eşi Hasan ve annesi Nurgül dü.Onları karşıladıktan sonra hep beraber oturdular masaya kahvaltı ederlerken zaman zaman durup ailesine baktı Neşe.Şükretti Allaha ve dua etti onları da almaması için,hep ederdi dua o kadar çok kayıp yaşamıştı ki bir kaybı daha yüreği kaldırmazdı.Daha 9 aylıkken annesini kaybetmişti neşe,intihar etmişti.Bir de abisi vardı Neşenin,Ali.İkisi daha dünya dan bir haberken annelleri onları bırakıp gitmişti.Neşe hep kin duymuştu,kızmıştı annesine sanki ne vardı da bırakıp gitmişti onları çok sonraları anne olduktan sonra anlamaya başlamıştı annesini.Daha gencecik bir kızmış oysa kim bilir ne düşünmüştü ne yaşamıştı da böyle bir şey yapmıştı zaman geçtikçe kendi içinde affetmişti Neşe annesini.Bir de üvey annesi vardı Neşenin babaları yeniden evlenmişti haklıydı da küçücük iki çocukla kalmak çok zordu.Üvey annesi Nurgül hanım, çok çok iyi bir insandı.Çocuklukları boyunca kendi çocuklarından hiç ayırt etmemişti onları.Neşenin hayatı hep bir kayıpla gitmişti hayat onun peşini bırakmamıştı bir türlü daha neler alabilirdi ondan.Yıllar geçmiş Neşe ve abisi Ali büyümüşlerdi.Anneleri ile araları hep çok iyi olmuştu.Bir sabah gene yaşayacağı acıdan habersiz uyanmıştı Neşe gençliğinin başlarındaydı henüz abisi gencecik delikanlıydı daha.O gün güzel bir gündü hepsi mutluydu abisi Ali evden çıkmadan önce annesinden en sevdiği yemekten istemişti,sulu köfte.Abisi çok severdi bu yemeği o günde canı istemişti.Evden çıkıp gitti,annesi o gün yaptı istediği yemeği beklediler,beklediler ama gelmedi.Ali o gün bir daha eve geri gelmemişti,sevdiği yemeği de yiyememişti.Bir kez daha kayıp yaşamıştı Neşe en sevdiğini almıştı hayat ondan,yutkunulmaz,nefes aldırmaz bir yumru gelip yerleşmişti gene Neşenin boğazına.En büyük varlığı olan abisini kaybetmek çok ağır gelmişti Neşeye.Kimsesiz kalmıştı sanki.Gitmişti abisi en sevdiği bir daha geri gelmeyecekti.Biliyordu bu acı hep içinde baki kalcaktı ama yıkılmayacaktı ayakta dim dik duracaktı.O günden sonra ne zaman abisi gelse rüyasına hep bir şeyler yapardı Neşe o gün evde sulu köfte yapılırdı.Ve bu hep böyle olacaktı.yıllar geçmişti Neşe hep dimdik durmuştu ayakta,abisi Ali hep kalbinde yaşıyordu ve yaşayacaktı.Üniversite yıllarına ulaşmıştı Neşe ve ilk aşkını hayatının adamını bulmuştu.Çok mutluydu hayat belki de ilk defa yüzüne gülmüştü.Okul biter bitmez evleneceklerdi,öylede oldu tabi ilk başta istememişti Neşenin babası ama daha sonralarda yumuşamıştı ve kabul etmişti.Evlenmişlerdi.Neşe kavuşmuştu o mutluluğuna.O kadar çok sevmişti ki onu evliliğinin ilk yılında hamile kalmıştı ilk oğlu Savaşı olmuştu.Çok sürmemişti bu mutluluğu da Neşenin hayat yine takılmıştı peşine.Bir araba yolculuğun da kaza geçirmişlerdi.Eşini,ilk aşkını kaybetmişti Neşe.Yeniden bir kez daha sevdiğini almıştı hayat ondan geriye eşinden hatırası olan oğlu kalmıştı ama bu sefer yapamamıştı Neşe.Bu acıya dayanamamıştı oğlunu görmek ona çok acı veriyordu annesine bırakmıştı oğlunu.Ona bakmak azap bi geliyordu acısı tazeleniyordu her seferin de dayanamıyordu çok sonraları anladı hatasını yaptığı yanlıştı oğlunu Savaşını tek başına bu mücadeleye bırakmamalıydı.Kalkmalı ve toparlanmalıydı böyle yıkık olmak ona hiç yakışmıyordu.Eşinden kalan hatırası ile yeniden yaşamaya başladı hayatı.Mücadelesini bırakmamıştı hiç.Savaş büyüdükçe anladığı bir şey vardı hayat ona ilk defa ilk hediyesini vermişti Savaşı.Hem eşinden bir hatıraydı ona hem de ölen abisine çok benziyordu.Neşe ona baktıkça abisi Aliyi görüyordu sahiden de çok benziyordu Savaş ona.Hayat ondan aldıklarını farklı yollarla geri veriyor gibiydi.Oğluyla birlikte güzel bir hayat geçiriyordu Neşe tek başına dim dik duruyordu ayakta etrafındakilerin onca sözüne rağmen o hiç hayata olan savaşını kaybetmemişti herkes anlamadan yargılıyordu onu ama kimse onun yaptığını başaramazdı o tüm acılara rağmen dimdik durmuştu hayata karşı,yıkılmamıştı.İnsanlar böyledir işte kendi yapamadıklarını siz yaptığınızda yargılarlar çünkü bilirler onlar asla sizin başardığınzı başaramazlar.Tüm kayıplara rağmen hayatla mücadele etmek cesaret ister.Neşe oğluyla hayata devam ederken her yerden dedikodular,sözler geliyordu sıkılmıştı artık evlenmesi gerekiyordu ama o hiç bir zaman hayatına birini almak istemiyordu aslında bazen kendisi de düşünüyordu bunu ama tek istediği oğluna gerçek bir baba bulabilmekti onu karşılıksız kendi oğlu gibi sevebilecek bir baba ve bulmuştu da hayat ona ikinci hediyesini eşi Hasanı vermişti.Savaş henüz üç yaşındaydı o zamanlar çok düşünmüştü Neşe ama eşi Hasan ile yaptığı evlilikten hiç pişman olmamıştı.Onunla evlenmeyi bir telefon konuşmalarında kabul etmişti aklında olursa bu adam olur demişti.Bir tatile gideceklerdi beraber,Hasan ona Savaşı yanında getirmeyeceksen gelme demişti.İşte bu cümleydi aslında doğru kişiyi gerçekten bulduğuna inandıran Neşeyi.Evlenmişlerdi güzel giden bir evlilikleri vardı bu sırada Savaşta büyüyordu,Neşenin içine yeni bir dert uyanmıştı oğluna gerçekleri söyleyecekti,söylemesi gerekiyordu.Bir gün Savaşı karşısına aldı Neşe yıllardır içinde tuttuğu gerçeği şimdi söyleyecekti,bir gün bu anın geleceğini biliyordu ama bu kadar zor olacağını düşünmemişti.Tüm cesaretini topladı bir anne olarak oğluna gerçekleri söyledi.Hasanın gerçek babası olmadığını, babasının vefat ettiğini, çok şaşırmıştı Savaş.Çocuk aklından kim bilir neler geçiyordu korkuyordu Neşe ya Hasanı kabullenemezse bunca yıldan sonra, öylece olacakları beklerken Hasan girmişti kapıdan içeri Savaş onu görür görmez fırlamıştı yanına Neşe ne olacağını korku ve endişeyle beklerken Savaşın cümleleri patladı beyninde.”Baba biliyor musun benim gerçek babam ölmüş ama olsun sende benim babamsın.” İşte bu sözlerdi Savaşın ağzından dökülen o an bir kez daha anlamıştı Neşe,Hasanın doğru kişi olduğunu.Yine şükretmişti Allaha.Dilinden hiç düşmezdi şükrü.Çok zaman sonra ikinci oğlunu da almıştı kucağına Neşe.Hayatın üçüncü hediyesi oğlu evin neşesi Uzayı.Bundan sonrası hep bir güzellik ve o güzelliğin içinde endişeyle geçiyordu Neşenin hayatı,Allahtan tek istediği oğullarını almamasıydı ondan.Yeterince kayıp yaşamıştı Neşe içi dolup taşmıştı artık ama o tüm her şeye rağmen dimdik duruyordu.Hayat ondan aldığı mutlulukları başka mutluluklarla geri vermişti.Annesini almıştı,abisini almıştı en sonda eşini ama elbette geri vermişti ona.Belki de bu yüzden geri vermişti hayat aldıklarını.Her kaybedişine şükretmiş ve sabretmişti Allahın verdiği derde mutluluğa da hep şükretmiş sabretmişti ve karşılığınıda almıştı.Belki isyan etse neden dese hayatla savaşmayı pes etseydi bugün bulunduğu konumda olmazdı Neşe.Hayat aldıklarını vermiş,o verilen her şeye şükretmiş sabretmişti.Neşe bu hayatta onu yargılayan kimsenin başaramadığını başarmıştı ve onu görenler sadece konuşmakla yetineceklerdi çünkü hiç kimse onun başardıklarını başaramazdı,onun geçtiği zorlu yollardan kimse cesaret edip geçemezdi.İnsanlar. böyledir kendi cesaret edemediği şeyleri yargılamayı çok severler siz ne kadar başarırsanız başarın onlar sizi hep yargılayacaklardır,yapamayacakları çok şey için çok bahaneleri vardır.Ama hiç birine pes etmemişti Neşe ve etmeyecektide.O hep insanların gıbta edeceği kendi ayakları üzerinde dim dik duran bir kadın bir anne olacaktı.
NOT:KAREKTER İSİMLERİ DIŞINDA TÜM YAZILANLAR GERÇEK BİR HAYAT HİKAYESİDİR:))