Ne zaman olucak deriz hep, bazı şeylere. Olmasını istediğimiz hayallerimizin zaman denilen şeyin dilinin ucuna takılı olduğunu bildiğimiz halde istemekten vazgeçmeyiz. Yolları bitirdikçe daha uzun yolları göreceğimizi, geceler bittikçe daha sıcak başlayan günleri fısıldayan kuşların seslerini duymaya başlayacağız. Alıştığımız herşeyin yine alıştığımız gibi devam etmesini hiçte farklı görmeyeceğiz. Yeni insanlar, yeni arkadaşlıklar , yeni bir hayat bizim pekte umurunuzda değil, ki hayatımıza gecemize yol açan bir sokak lambası tadında bir kuş yüreğimize konmuşsa. Bu yol sessiz, bu saatlerde görecek Gözde yok halimizi. Çok gariptir ki ; bizler severken de ağlıyoruz, kaybederken de . Sadece kızlardan farkımız biz gizliyoruz. Bir kere gönlümüzdeki o fidan büyümeye başladığında ona ışık tutan bu sevgiyle yoğuruldukça daha bir bağlanıyoruz. O manzarasında hayata karşı dik duruyoruz. Deli dolu , hayata bir ben geldim gülümsemesi atıyoruz. Bizden mutlusu yok, bizden şanslısı yok, bizden huzurlusu yok , diyoruz. Taki o gidene kadar. Bir kere o düşünce onda yer aldığını hissettiğimiz de bizde o gecenin kör yerine yerimizi hazırlıyoruz. Yüreğimizdeki ağırlığı gözlerimizde sela ile yolluyoruz. Zor oluyor bu . Çünkü ; kendi benliğimizin yok Oluşuna tanıklık ediyoruz. Israr Etsekte o düşüncenin elbet gerçekleşeceğini biliyoruz. Biz ise acaba dönecek mi diye düşünüyoruz. Sonra biz kendimizi toparlayamayız ki ; biz basit sevmiyoruz. Bir ömür e söz vermişken bir günde elveda diyoruz. Sonra neden gezmez, bir yerlere gitmezsin diyorlar. İçimizdeki çocuğun yapmak istediği Tekşeyin olduğu yerde yıllarca durup can teslim etmesi olduğunu bilmiyorlar. O hevesi yitirmişim, gülmeyi özlemişim, eğlenmeyi unutmuşum, ben. Sen gittin ; ne yaşıyorum ben , nede bu yaşların tadını çıkarıyorum.sensizliğe rağmen biraz ayağa kalkıp birşeyler yapmak istiyorum. Gelmiyorsun madem, bende biraz da olsa insanlara karışmak istiyorum . Yaşamak için içimdeki çocuğun özgürlüğünü istiyorum
İslam Karagöz
18/04/2018