Kalk gidelim!
Bu kent bizi basmıyor bağrına, demişti babam.
Annem tutmuştu, hayatını adadığı adamın ellerinden.
Seninle her yere demişti.
Seninle, her yere...
Bir çoçuk yüreği, oyuncaklarını bırakmıştı oracıkta.
Ne oluyordu?
Ne gitmesiydi?
Oyun arkadaşları da gelecek miydi onlarla?
Peki ya bu doğup büyüdüğü evi de sırtlanıp götürecekler miydi?
Bilmiyordu!
Annemin sesi titriyor babam omuzlarındaki yükün ağırlığı altında eziliyordu.
Hayat ne zordu?
O gün bunu ögretiyordu işte!
Hayat gerçekyen zordu.