Katıklaştırılmış her sevgiyi saf nefretimin egale ettiğini düşünürdüm bir zamanlar. İki bilinmeyenin bir bilen etmediğini fark ettiğimdeyse ben daha çok sıkarım bu dişleri diye inadına girdiğim seleksiyonum beni derinden hayal kırıklığına uğrattı. Kimin bağırsağında yaşıyorsak da parazit hayatların bize cevap vermeyeceği aşikardı bilmeliydik!
Siktir ettim, bilip ne yapacaktık?
Her gece kabusların esiri olduğum bilinçsizliğim kendini istirahatte sanıyorken tehdit altında oluşluğunu adfettim her sıçrayışımda. Herkesin avını güçlü olduğu bölgeye çektiği yerde kollarımı birbirine sarıp üşümemeye çalışıyordum. Ben doğarken dargındım, barıştırmaya da niyetleri yoktu. Savunma mekanizmam bir şeyin gerçekte öyle mi olduğu yoksa bana mı öyle geldiği ironisini duvarın en orta yerine monte ettiğinde yamuk durup durmadığını yine ben kontrol ediyordum mekanik hareketlerle.
Ne diyebilirim ki? Dizlerini karnına çeken çocuğu avutmak için fazla güçsüzlüğüm zaten yetiyordu kanımın donmasına ve ani çözülüşüne. Biraz düzelince gitmeye karar verdim sonra, gideyim kaybolayım dedim, zincirlerim bileklerimi sızlattı hatırlatırcasına.