Ayaklarım bile yürümeyi unutmuş gibi böyleymiş demek sensiz günlerin güncesini tutmak
Biriktirdiğim mektupları saymıyorum bile artık,
Beni mahkum ettiğin bu hayatta zindan olmuş duvarlarıma içimde ki çığlıkları susturmak
İçin mektuplar yazıyorum sana,
Son yoksun biliyorum, acı hüzün, özlem hepsi biriktirmişti odam da ama hiçbiri senin gözlerin kadar
Acı vermiyordu bana yalnızlık unutulmuş bir şarkı gibi dinlendiği zaman hatırlanır şimdi seni hatırlatan
Her şeyin yerini tozlu raflar alıyor,
Bu sevdanın gücü karşısında ben sadece eziliyorum düştüğüm uçurum diplerin de gözlerim gökyüzü ile buluşunca gökyüzünün aslında ne kadar güzel olduğunu son nefesimi verirken anlıyorum
Sesin geliyor kulağıma adım en çok senin dudaklarında anlam kazanıyordu, şimdi ise dünyanın en
Adaletsiz mahkemesinde sana olan sevgimi esir tutuyor yüreğim,
Oysa ne kendimi sakladım senden, nede sözlerimi sen duymazdın beni
ben sana sen ise özgürlüğüne düşkündün...
“şimdi ise seni seven kadın
Mahkum ettiğin dört duvar arasında
Uçmak isteyen bir güvercin “