"Sen mahluka kulluk ediyorsun!"
Bir zât, namazda Fâtiha-i şerîfe okurken, "Yalnız sana ibâdet ederiz" meâlindeki âyet-i kerîmeye gelince; "Sen yalancısın! Sen Allah'a değil mahluka kulluk ediyorsun!" diye bir ses işitir!..
Dünyada ve âhırette saadete kavuşmak, rahat ve neşeli yaşamak için, düzgün itikâda sahip bir Müslüman olmak lâzımdır. Allahü teâlâ hakîkî Müslümandan râzı olur. Onu sever... Hakîkî Müslüman olmak için, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi îmân etmek ve ibâdetlerini doğru ve "ihlâs" ile yapmak lâzımdır.
Allahü teâlâ doğru ve ihlâs ile ibâdet yapanları seveceğini, bunların kalplerine dünyada feyizler, nûrlar vereceğini, âhırette de sevap, yâni iyilik, mükâfat vereceğini vadetti.
Kalyûbî hazretleri, Mısır'da yetişmiş İslâm âlimlerinin büyüklerindendir. Buyurdu ki:
Çok ibâdet eden bir zât vardı. Namazda Fâtiha-i şerîfe okurken, "Yalnız sana ibâdet ederiz" meâlindeki âyet-i kerîmeye gelince;
"Sen yalancısın! Sen Allah'a değil mahluka kulluk ediyorsun!" diye bir ses işitti. Bunun üzerine bu hâlinden ihlâsla tövbe edip, Allahü teâlâya ibâdet etmeye devam etti... Sonra tekrar namaza durdu. Aynı âyet-i kerîmeye gelince bu defa da;
"Sen yalan söylüyorsun. Çünkü malına kulluk ediyorsun" diye bir ses duydu...
Bu kimse yapılan ikaz üzerine bütün malını mülkünü fakirlere dağıttı. Sonra tekrar namaza durduğunda kendisine şöyle bir nida geldi:
"(Yalnız sana ibâdet ederiz) âyet-i kerîmesini hâlis ve samîmî bir şekilde okuyan hakîkî âbidlerden olur."
***
Büyük İslam âlimi Hüseyin Hilmi Işık (kuddîse sirrûh) buyurdu ki:
"Nefsin nihâi gâyesi, o insanı kâfir yapmaktır. Bu nefis, insana düşman olduğu gibi, Allah’a da düşman. Nefsi, en ziyâde tahrip eden şey, namazdır kardeşim.
Onun ilâcı budur. Bu ilâcı kim kullanırsa, nefsinin şerrinden emîn olur... İnsan namaza durduğu zaman nefis inlermiş. Çünkü namaz, müminle kâfiri ayıran farklardan biridir. Hele cemâatle kılınırsa, o kimsenin Müslüman olduğuna hükmedilir. Öyleyse namaza çok ehemmiyet verelim kardeşim. Namaz, başlı başına dindir, İslâmiyettir. Her tâat, bir ibâdettir, ama namaz, başlı başına İslâmiyettir. O, bir simgedir, alâmettir...
Namazsız hayat olmaz. Namazsız Allah'a da kavuşulmaz. Namaz kılmayanın ibadetleri ruhsuz cesede benzer, hiç sevap verilmez. Yani namaz kılmadığı hâlde oruç, zekât, hac gibi ibadetleri yaparsa sadece farz borcunu ödemiş olur, ama o ibadetlere mahsus sevaplara kavuşamaz. Namaz her şeyin başlangıcıdır.
Üzülünce, canımız sıkılınca, işimiz bozulunca, hastalanınca namaz kılmalı. Çünkü bir kulun yüce Allah'a en yakın olduğu yer namazdır. Namazda da, en yakın yer secdedir..."
11.03.2016
Ahmet Demirbaş