Gözlerin diyeceğim, rengini nerden almış bilemem, kıyamam gözlerinin parlayışına. Ellerin diyeceğim, kuğular kıskanır bir daha konuşmazlar benimle. Saçların diyeceğim, binlerce mecusiyle yangınlar doğururken nispet yapardı cehennemlere. En hâsılı ben ruhun diyeyim. Kendini bir melek olduğuna inandıracak denli tatlı olduğu ruhuna dokunduğumda “meleklere inanmak” mış seni sevmek. Körlüğü hiç yaşamadım çok şükür, kendimi bildim bileli görüyorum. Kâh güneş, kâh florasanlar eşlik ediyor gözlerime. Görüntüsüzlüğün dilinden anlamasam da karanlığı çok iyi bilirim. Hele mışıl mışıl bir uykudan uyanıp ışıl ışıl bir umudu kucaklayacakken zamansız gelen ayrılıkların anaforlarını, insanın boğazında düğümlenen suskunluğu bilirim. ”Alt tarafı bir hayal/bir hayat kırıklığıydı” diyemezsiniz yazık olur, elektrikler kesilince ansızın çöken karanlıkmış seni sevmek.