Günlerden bir gün. Günaydın dedi Güneş. Merhaba dedi Gökyüzü sabah olmuş ve Güneş en tepeye çıkmak için saati sayıyordu. Çiçek bahçesi kıpır kıpır şarkı söylüyor ve çiçekler dans ediyordu. Bir sarayın bahçesinde yaşayan çiçekler bile bu bahçeyi öve öve bitiremiyorlardı. Papatyalar kokularını ve posalarını saldı. Kelebekler bile heyecanlıydılar. Çünkü bu gün çiçeklerin açacağı o gün gelmişti. İlk baharın ilk günü sonunda Periler çiçekler ve bitkiler için birlik olmuşlardı. Periler ilk çiçeği canlandırmak için tüm enerjisini kullandı. İlk çiçek o kadar neşeliydi ki açar açmaz çok güzel bir koku etrafı sardı. Aynı zamanda arılar hemen cezbedici bu kokuyla uyandılar ve ilk çiçeğe doğru yöneldiler. İlk çiçekten çıkan sporları aldılar ve diğer çiçeklere dağıtmaya başladılar. Topraktan yeni çıkmakta olan asma dallarında bir tomurcuk oluştu ve asma dalı büyümeye başladı. Bu gün herkesin mutlu olacağı bir gün olacağını bütün doğa ana hissediyordu. Fakat oda ne açmayan bir çiçek vardı. Ve henüz enerjisini tam kazanamamış durumdaydı. Hemen hemen bütün tabiat uyanma aşamasını tamamlamış olmasına rağmen bu çiçek sanki gittikçe enerjisini kaybediyor gibiydi. Perilerin bunu farketmemiş olması tuhaftı. Bir peri kızı hemen o çiçeğin olduğu tarafa doğru yöneldi ve diğer periler de onu izledi. Bu çiçek o kadar narindi ki perilerin enerjisi bile kırılgan olmasını sağlıyordu. Üzüm dalında ki tomurcukta ki öz suyundan biraz aldı küçük peri ve çiçeğin içmesi için yapraklarının üzerine yavaş yavaş serpti. Çiçek hala o kadar nazlıydı ki açmamaya direniyordu sanki. Çiçek dallarında kendisi için bir koruma yapmaya başladı. Bunlar sivri uçlu dikenlerdi. Sanki bu gün yep yeni bir doğuşa şahitlik ediyordu bütün tabiat.
Çiçeğin açması için bütün tabiat aynı anda seferber oldu doğa ana suyunu ve yemesi için besinlerini sağladı. Güneş ise tüm sıcaklığını sağladı çiçeğe ve çiçek o kadar güzel bir kırmızı rengini aldı ki sanki bütün tabiatın kendisini korumaya çalıştığını anlarcasına var gücünü kullanmaya çalıştı. Fakat yinede tam anlamıyla olgunlaşamadı ve tomurcuklarını yavaş yavaş açmaya karar verdi ilk yaprakları hafif aralandı. Küçük peri içeride bir şeyler görmüş gibiydi. Hemen peri kraliçesin sarayına doğru hızla hareket etti. Saraya vardığında gördüğü şeyleri kraliçeye anlattı kraliçe çok mutluydu çünkü ilk defa bir çiçeğin doğum yapmasına şahitlik edeceğini hissetti. Kraliçe yanındaki diğer perileride yanına alarak çiçeğin olduğu yere doğru yola koyuldular. Çiçeğin etrafında dönmeye uçmaya hatta çiçek için enerjik bir melodiyle şarkı söylemeye başladılar çiçek ikinci sıra yapraklarını da açtı. Peri kraliçesi peri tozu serpti çiçeğe ve çiçek peri tozunu o kadar çok özümsedi ki birden bir kız çocuğuna dönüştü. Bu kız çocuğunun elbisesi kırmızı güllerin yapraklarına benziyordu. Peri kraliçesi o kadar mutlu olmuştu ki birden diğer perilere bir emir verdi. Bu kız çocuğuna iyi bakmalısınız her gün peri çeşmesinden su içmeli ve peri tozu kullanmalı yemesi için doğa ananın bahşettiği meyvelerden yemeli. Birinci yaşına kadar kız çocuğu perilerle o kadar iyi bir şekilde büyümüştü ki insanların yaşımdan daha uzun yaşayacağını her insan oğlu görüp anlardı. Günler günleri aylar ayları yıllar yılları kovaladı. Peri KRALİÇESİ kız çocuğunu yanına çağırdı ve ona aslında kim olduğunu ve görevlerini söyledi. Kız çocuğu mutlu bir şekilde büyüdüğü için kraliçeye ve doğa anaya çok teşekkür etmesi gerektiğini biliyordu. Peri kraliçesi sen güllerin kraliçesisin dedi. Yapması gereken görevler ise doğayı korumak ve asla perilerin yerini hiç bir insan oğluna söylememekti aksi halde elbiseleri solacak ve kendisi dilenci bir insan kılığında dünyaya inecekti. Güllerin kraliçesi bunu duyunca söz vererek teşekkür etti. Artık ayrılması gerektiğini hissetmeye başladı. Ufak bir çanta yaptı kendisine gereken kadar peri suyu ve peri tozu koydu çantasına ve yola koyuldu. Az gitti uz gitti dereleri selamlayarak depeleri aşarak çoz uzun yol katetti. Derken bir hana geldi ve burada soluklanmak istediğini hanın sahibine söyledi. Hanın sahibi kıza baktı ve o kadar güzel bir kızı daha önce görmediği için kendisine hakim olamadan kıza sordu nerde gelir nereye gidersin. Kız ona hiçte kötü konuşmadan ben bahçeler düzenlerim güller eker güllere güzellik veririm dedi. Hancı kahkahaya boğuldu. E hadi öyleyse buyur gel hanımda misafir ol fakat madem güllerle ilgilenirsin şu arkada bir bahçem var ne yaptıysam mutlu olduklarını görmedim şimdi dinlen sonra banada bir yardım edersin dedi. Kız çok mutlu olmuştu. Hancı senin adın nedir diye sordu. Hancı hemen cevap verdi benim adım Hans Senmender dir. Uzak yollardan gelen insanları dinlemeyi hep sevmişimdir ondan dolayı küçükken evden ayrılıp böyle bir han kurup işletmek istedim dedi. Kız hacıyı daha çok dinlemek istedi. Hancı kalacağı odaya doğru yolu gösterdi kız teşekkür ederek odaya girdi çantasında ki suyundan yudumladı. Ve yatağına uzanıp uykuya daldı. Sabah uyanınca hancının yanına vardı ve hacıya ne yaptığını sordu hancı ona eskiyen kıyafetlerine yama yaptığını söyledi hancı o kadar merakla izlediğini görünce sanada öğretmemiz istermisin dedi. Kız hemen gözlerini çok büyük açarak ve yanaklarında gamzeler çıkararak başını evet anlamında salladı.