Güneşten Kızıl Aydan Ak
Kızıldan da kızıl alevli bakışları vardı
Gamzesini görenlerde şimşekler çakardı
Saçlarının teline hazineler bedeldi
Onu gören gönüller kendilerinden geçerdi
Uzak yakın diyârdan onu duyan gelmişti
Bu mecâlsiz sonu rızasıyla seçmişti
Kar yağdıran taşıyla bedenleri dondurdu
Âşıkların kalbine fırtınalar kondurdu
Gece gündüz demeden rüzgârlar estirdi
Ona râm olanlar kendilerini yitirdi
Güzelliğinin önünde güneş mahcup olmuştu
Kış gününde sîmâsı utancından solmuştu
Kıskandığı güneşin ışığını hapsetti
Yıldızlardan demeti güzel başına tâc etti
Bu eşsiz çehreden ay da nasiplenmişti
Başındaki hâleden bir anda vazgeçmişti
Ayaz gittikçe artarken her yer buz tutmuştu
Güneş ışık saçmazken tüm yaşam donmuştu
O güzeller şâhı anladı böyle sürmezdi
Buz tutan zamâna az sıcaklık yetmezdi
Gözlerinin karasından kor yangınlar çıkmıştı
Donup kalmış âleme esenlikler saçmıştı
Kara kışın vaktinde birden sıcak bastırdı
Buz tutan gönüllere serlerini yaktırdı
Alev saçan saçları tüm âleme yetmişti
Onu tüm ışıltısıyla herkes güneş bilmişti
KAYA TÜRKOĞLU