Hadi bakalım anlat. Ama nasıl? Sırf ona değil, herhangi bir insana, bir ölüm haberi nasıl verilir ki? Sırf ölüm haberi de değil, başka bir haber, güzel haberler mesela, gizli sevdalar. Hepsi aynı. Bir insana duyulan sevginin çaresizlikle kesiştiği anlar, hep aynı. boşa konuşmak, aşkta da ölümde de, hepsi bir. Umut biter, sadece sözler kalır, kırık dökük, yaralı, tedirgin, gücenik. Hiç söylenmese de olacak, hiç söylenmese sonradan çekilen azapları da daha az olacak. Boşa söylenmiş sözlerin azabı, çoğu zaman, hiç söylenmemiş sözlerin azabından ağır. Bazen bir cevap olur, daha beter. Koyu koyu kazınır içine o bakış, önce incecik bir saplanış, sonra genişler, büyüyen bir çatlak olur, kıvrım kıvrım yayılır, her yere birden. Bir saat gelir, bir tel kopar, bir kiriş çatırdar. Kuşlar havalanır önünden, bir bakarsın hayatının bütün camı çerçevesi inmiş, yine ayazda kalmışsın. Yüzünün cilası kazınmış, ellerin cebinde, enseni omuzlarına gömmüş, sağa sola boş boş, çaresiz bakıyorsun. Aklını toparlamak için gözlerini boşluğa dikiyorsun, kafanda bir uğultu, boşluktan çıkan boşluk, başka hiçbir şey yok.