"Yaralarımdan içeri çok soğuk,ciğerlerimden içeri çok duman aldım.
İyileştireyim derken daha da batırdım.
Hadi sen tuz bas.Ben haykırayım biraz;
Acıyla kıvranırken bile,
şükür dolu dualar edebilmek için...
Yırtılmış bir geçmişi kemiklerim sızlaya sızlaya dikmeye çalıştım.
Yanlış attığım her nakış yüzünden çok delikler açtım.
Hadi sen sar.Ben uyuyayım biraz;
Yılların hasret uykusunu alır almaz,
sana uyanmak için...
Yalnızlığın zirvesinde yaşardım,kalabalıkların kaçıştığı sokaklardan farksızdım.
Kimi eve,kimi işe,kimi de sevdiğine giderdi.
Ben hep orda kalırdım.
Hadi sen gel.Ben kaçayım biraz;
Bir adım uzağından,
sana tabiatüstü bir heyecanla tekrar tekrar dönebilmek için...
Bir türkü tutturdum,tutturduk korkunun titrek notalarında.
Ben çok sustum.!
Hadi sen sus.Ben ağlayayım biraz;
Gözlerimde ki buğu kaybolduğunda,
seni görebilmek için..."
Daha bunlar gibi uzayıp giden ve mutlaka yaşanması gereken ilkleri bize yaşatacak insanlar olmalı,olmalıydı hayatımızda.
Malum zaman ve insan ilişkileri çok değişti...
Böyle sevdalardan pek kalmadı,yok ki.!
-Bayram Baybars