Dışarda kar var. Haşin bir gece yüreğimin kapılarına çarpıyor. İçimdeki çocukları bu kışın ortasında sokağa atıyor, tüm duygularımı sana olan hislerimle birlikte o kapıda uğurluyorum.
Ben düşmüş kar tanelerinin vaveylalarıyla yaşıyorum. İçimdeki zelzele bir buzdağını çatlatacak kadar büyük. İçimde yanan ateşin hangi boyuttan geldiğini bilmiyorum.
Okuduğum kitabın 158. sayfasında kaldım. En son dinlediğim müzik yarıda kaldı. Tabağımdaki yemeklerin hepsi duruyor. Yatağım hâlâ dağınık ve ben terkettiğin ağacın altında hâlâ seni bekliyorum.
Etrafımdaki her şey akıyor. İnsanlar işlerine gitmeye devam ediyor. Her gün binlerce kişi ölüyor ve binlerce Bebek doğuyor. Çocuklar parklarda oynamaya devam ediyor. Gece olmaya, güneş doğmaya kaldığı yerden devam ediyor. Yağmur yağıyor sonra diniyor. Yapraklar dahi sıkılıp ağacı terkediyor lakin ben hâlâ bıraktığın yerde olmaya devam ediyorum.
Okuduğum kitap unutulup tarihe karışıyor, o şarkı eskiyor. Yemekler soğuyor, bozuluyor. Yatağım hâlâ dağınık. Bir ben aynıyım. Bir ben kaldığım yerden devam etmeye zorlanıyorum. Bir ben alışamadım.
Seni sevmenin acı hissi nasıl ezberledim. Hayallerimi kendi ellerimle bir mezarlığa gömüp orada bıraktım, üzerine kendi ruhumu astım.
Okuduğum kitap haklı belki de. Sanırım 158. sayfada, ikinci paragraf üçüncü cümle doğru söylüyor:
"Gerçeğin kanatları arasında olmak cehennemden farksız. Yaşamak istiyorsan yalanlara sığınmalısın."