Bazılarımız, -Voldemort’un kullanmaya alışkın olduğu- öldüren lanet Avada Kedavra’nın en kötüsü olduğunu düşünebilir. Ancak bu, büyü dünyasının tek Affedilmez Laneti değil. Aşağıda vereceğimiz üç Affedilmez’den hangisinin daha kötü olduğunu tartışmaya açalım.
Peki, sizce bir büyücünün ya da cadının kullanabileceği en şeytani büyü hangisi dersiniz? Hadi Pottermore’dan dilimize kazandırdığımız bu ürpertici yazıya birlikte bir göz atalım.
Zihinbend
Zihin kontrolünde yetenekli herhangi bir cadı ya da büyücünün, karşısındakinin zihnine ve düşüncelerine acımasızca nüfus ettiği büyüdür. Quennie Golstein gibi bu büyüde usta bir büyücü, şeytani sebeplerle zihninizi rahatlıkla bir kitap gibi okuyabilir.
Bunun bir örneği de, Voldemort’un Harry’nin zihnine girerek Sirius’u Esrar Dairesi’nde görmesini sağladığı andı. Voldemort, bu büyüyle istediği kişinin duygularına ulaşabilir ve bunu avantaja dönüştürebilirdi. Harry için ise bu durum, Sirius’un ölümüyle sonuçlandı. O yüzden, bu büyüden itinayla kaçınmalı, kendi özelinizi ve güvenliğinizi sağlamak içinse, bu büyüye bir kalkan görevi gören Zihinbend’de ustalaşmalısınız. İyi bir Zihinfendar olursanız, zihninize yapılan bu saldırıdan ancak o zaman kaçınabilirsiniz.
Imperius
Imperius Laneti, Affedilmez Lanetlerden birincisidir. Bu lanet, yapan kişinin tüm kontrolü eline almasına yarar. Sahte Moody’nin bu laneti, bir örümcek üzerinde denerken söylediklerini hatırlayalım:
“Onun pencereden dışarı atlamasını, kendini boğmasını, içinizden birinin gırtlağına atılmasını sağlayabilirim…”
– Harry Potter ve Ateş Kadehi
Imperius Laneti’ne maruz kalan kişi, yapan kişinin kontrolü altında olduğundan ne yaptığının bilincinde değildir. Ancak, bu lanetin size yapıldığını ve lanet altında neler yapmış olduğunuzu öğrendiğinizde bunun sizde nasıl bir travma yaratacağını hayal edin. Bir Ölüm Yiyen, Moody’nin kılığına girmek için onu bu lanetle vurmuş, zayıf düşen Moody ise bir tutsağa dönüşmüştü. Masum bir büyücü olan Stan Shunpike ise Voldemort’un tarafına geçmesi için zorlanmış ve bu lanet altında kontrol edilir hale gelmişti. Tam da bu örneklerde gördüğümüz gibi, Imperius kurbanlarının tüm benliğini ele geçirir. Ayrıca şunu da belirtmeliyim ki, Imperius Laneti altındaki kişiler, yaptıklarından (onlara zorla yaptırılanlardan) sorumlu tutulmazlar.
Avada Kedavra
Açıkça söyleyebiliriz ki, bu büyünün bir geri dönüşü yoktur. Sihir Bakanlığı sınıflandırmasına göre, bu büyü en büyük Affedilmez Lanettir. Buraya kadar durup baktığımızda, bu lanetin en büyük Affedilmez olduğu konusunda hemfikir olabiliriz; ancak bunun tuhaf bir şekilde yeterli olmadığını da söyleyebiliriz.
Bizim gözümüzde, Avada Kedavra ile gelen ani ölüm, aşağıda bahsedeceğimiz işkence lanetlerinden kısmen daha kötü olmayabilir. En azından Cedric Diggory ölmeden hemen önce başına geleceklerden bihaberdi ve birazdan bahsedeceğimiz acıların yanında, onun çektiği acı hiç denecek kadar azdı diyebiliriz.
Sectumsempra
Melez Prens’in kitabının bir noktasına çiziktirilmiş olan bu büyünün yanında “Düşmanlar için” yazılıydı. Bu da bu büyünün neden umarsızca kullanılmaması gerektiğinin bir göstergesi. Bu büyü, kurbanın yüzünde ve göğsünde görünmez bir kılıçla vurulmuşçasına ağır yara ve kesikler bırakır ve aşırı kanamaya yol açar.
Harry bu büyüyü (bilmeden) Malfoy’un üzerinde kullandığında, o kanamaların Malfoy’un ölümüyle sonuçlanmaması, Snape’in müdahalesi sayesinde olmuştu. Büyüye müdahale edilemediği durumda ise, kurbanın önce korku ve şok yaşamasıyla, ardından da acı içinde ölmesiyle sonuçlanır. En azından Avada Kedavra için şipşak ölüm diyebiliriz.
Cruciatus
İkinci Affedilmez Lanet olarak bilinir. Cruciatus, kurbanında dayanılmaz acılara yol açar. Voldemort bu büyüyü Harry üzerinde kullandığında, Harry’nin tanımıyla: “acı öyle yoğun, öyle yakıcıydı ki, nerede olduğunun bile farkında değildi artık.”
Cruciatus Laneti’nin tekrar tekrar kullanımı, Bellatrix Lastrange’in Longbottom’lara yaşattığı korkunç işkence örneğindeki gibi, kurbanlarını delirtir. “Ölüm bile onların başına gelenden daha iyidir,” demişti Moody, Longbottom’ların kaderinden bahsederken. Bu sözlerin çok ciddi bir doğruluk payı var.
Harry de bu büyüyü kullanmayı denemişti. İlki, Sirius’un ölümü üzerine Bellatrix içindi. Yalnız, Harry’nin girişimi başarısız olmuştu; çünkü Bellatrix’in de Harry’ye dediği gibi:
“Gerçekten acı vermeyi istemen gerek – zevk alman gerek – haklı öfke pek uzun süre canımı yakmaz…”
Görüldüğü üzere, Cruciatus Laneti her iki taraf için de oldukça kötü. Bir cadı ya da büyücünün bu laneti yapmak için saf kötülüğü içlerinde barındırmaları gerekir.
Hortkuluk Yaratmak
Bahsettiğimiz tüm bu büyüler ışığında şunu görüyoruz ki, büyülere maruz kalanın çektiği ızdırap bir yana, bu tür büyüleri yapan kişinin psikolojik ve ahlaki durumu da hiç iç açıcı değil. Hortkuluk yaratmak, hayal edebileceğinizin de ötesinde karanlık büyüler barındırır. Öyle karanlık ki, Hogwarts kütüphanesinde herhangi bir okul kitabında isminin geçtiğini dahi göremezsiniz. Anca Voldemort gibi ölümsüzlüğe kafayı takmış ve sevgiden bihaber bir büyücü böyle bir şeyi aklına getirebilir. Hortkuluk yaratmak için cinayet işlemeniz gerekir. Böylece büyüyü yapan kişi, ruhunu parçalara bölüp onu bedeninden başka bir nesnede muhafaza edebilir.
Bu, Hortkuluk yaratan kişiyi öldürülmesi zor hale dönüştürür ama Melez Prens’te Slughorn’un dediği gibi:
“… çok az kişi ister bunu, Tom, çok az kişi. Ölüm buna yeğdir.”
Peki bu, Voldemort’un umurunda oldu mu? Elbette, hayır. Ruhunu birçok kez parçalara ayırmayı tercih etti; çünkü hayat onun için başka her şeyden daha değerliydi – kendi ruhundan bile. Böylece büyü dünyasının en korkunç büyücüsü bu sayede hayatta kalmayı başardı. Voldemort’un Hortkulukları bize onun başka her şeyi ne kadar hiçe saydığını gösterdi. Bir Hortkuluk yaratmak demek, yalnızca bir insanı öldürmek demek değil, aynı zamanda bir insanı böyle bir çıkar uğruna öldürmek anlamına gelir. Elbette her ikisi de duygusuz eylemlerdir ve Voldemort hariç herkes ise, hayatın ruhsuz hiçbir anlam ifade etmediğini bilir. Dumbledore’un da dediği gibi, ölümden daha beter şeyler var. Ruhu bölmek de bunlardan bir tanesi.