›Bir ufka vardık ki artık
Yalnız değiliz sevgilim.
Gerçi gece uzun,
Gece karanlık,
Ama bütün korkulardan uzak.
Bir sevdadır böylesine yaşamak,
Tek başına
Ölüme bir soluk kala,
Tek başına
Zindanda yatarken bile,
Asla yalnız kalmamak.
›Ve seni düşünürüm,
Karanlık, hırslı...
Seni, cihanların aziz meyvası.
İlân-ı aşk makamından bir mısrâ,
Yeşerip, kımıldar içimde,
Düşer aklıma gözlerin...
›Asıl, bizim aramızda güzeldir hasret
Ve asıl biz biliriz kederi.
›Nasıl da almış aklımı,
Sürmüş, filiz vermiş içimde sevdân,
Bu, ne ayıp, ne de yasak,
Öylece bir gerçek, kendi halinde,
Belki, yaşamama sebep...
›Ve dışarda delikanlı bir bahar,
Seviyorum seni,
Çıldırasıya...
›Nasıl da yılları buldu,
Bir mısra boyu maceram...
Bilmezler nasıl aradık birbirimizi,
Bilmezler nasıl sevdik,
iki yitik hasret,
İki parça can.
›Kaç bin yıllık hasretimin koncası,
Gözlerinden,
Gözlerinden öperim.
Bir umudum sende,
Anlıyor musun?
›İşte bir kez daha
Bu can bendeyken,
Delin, divânenim işte
›Nelere, nelere baskın gelmez ki
Seni düşünmenin tadı...
›Mağlup mu desem mahcup mu
Ama ikisi de değil
Ben garip sen güzel
Dünya umutlu
Öyle bir tuhafım bu akşamüstü
›Sus, kimseler duymasın,
Duymasın, ölürüm ha.
Aymışam yarı gece,
Seni bulmuşam sonra.
Seni, kaburgamın altın parçası.
Seni, dişlerinde elma kokusu.
Bir daha hangi ana doğurur bizi?