Her zamanki gibi en güzeline,hatıralardan pay biçerek düşüncelere daldım,dalıyorum.?
Pencerenin başında eğiledururken esen rüzgârı hissetmemin yanı sıra sorgulamaya doyamadım.
?
Bunu birçok insan yapıyordu:Karşı komşuların sohbeti almış gidiyordu mesela kar yağışını dört gözle bekleyen minik şirin çocuğun seyredişine rüzgârlar tanık oluyordu.
?
Bu seferde benim iyilik için teşekkür farz mıdır,düşünceme oldu. O dik yokuş gerçekten gözümün önünden gitmiyordu,eğer topu tutmasaydım gözden kaybolması da kaçınılmazdı.
?
Sonuç olarak ben de sahibi olan kıza verdim.(6-7)
Aldı,gitti de.Ben de güzel bir anıdan ibaret olarak kalacaktı ki babamın teşekkür edilmemesinden dolayı ettiği sitem,-gerci yanındaki yetişkini kastediyor-kulaklarımdan beynime doğru yol alıverdi birkaç dakika içinde.
?
Oysaki ben o an nelerin farkına varacaktım:?
Iyilik teşekkür için olamazdı. Teşekkürün de kuru nedenlere ihtiyacı yoktu.
?
Hele de küçük ikramların büyük değerini anlamak için emr-i vakî neticesinde oluşan hiç ihtiyaç yok.Her ne kadar anne-babalar küçük çocuklarına bu hususta ısrarcı tavırlar takınsa da...?
?
Söz ile edileni emr-i vakî yapıyorsa,öz ile edileni gönül yapar. Oysaki insanlar olarak sabilere gönlü yadsınmış hâle getirmeye pek kanıksattırmışız.
?
Keza bu yüzden gezegenimizi yarım kalmış hayaller,söylenememiş sözler çöplüğü olarak çok rahat görüyoruz.
?
Ama nitekim biz görmemizin pek bir önemi yok.
?
Nasıl olsa her halůkarda onarmayı değil,yıpratmayı tercih ediyoruz.?
☡