Meltemli bir rüzgâr kalbini titrettiğinden beri,
Kamerden gelen ışıklı bir hülyâdan habersiz.
Habersiz kalmış ki gözleri,
Yüreğinde kalmış,
Rüzgarın getirdiği miskuâmber derinliği.
Meltemli bir rüzgâr kalbini titrettiğinden beri,
Serzenişte bulunuyor bütün ezgiler.
Serzenişte bulunuyor geçen bütün vakitler.
Vakitlerin bile gözleri katledilir olmuş Havsâ'm.
Vakitler dâhi geçmez olmuş,
Gidilen yollar gidilmez kılındığından beri,
Geçen zamanlar hebâ olmuş.
Meltemli bir rüzgâr kalbini titrettiğinden beri, Alaca bir kuş geçiyor yeryüzünden.
Kanatları ben mîsâli haber tünelinden.
Bakmışlar ki yüreği sîne-sâf,
Bakmışlar ki gözlerinde yaslanan özlemler var,
Bakmışlar ki hâli hâl değil,
Kalbinden dökülen eski zamanlar değil.
Alaca bir kuş geçiyor yeryüzünden Havsâ'm.
Mektuplar getiriyor.
Yazamadığım mektuplar.
Yazıp da okuyamadığım,
Okumaya dâhî kıyamadığım mektuplar.
Yalnızca hisler diyârından gelen yazgılar.
Mektuplar sarmaşık kokuyor Havsâ'm.
Akasya ağacından koparılmış gibi.
Çiçekleri hindiba esintisi,
İçin için akan kendisi.
Mektuplar sarmaşık kokuyor Havsâ'm.
İçinde sen varmışsın gibi.
Senin elin değmiş toprağına, dallarına ve kendisine.
Yaprak hışırtısındaki huzur senin sesin gibi.
Alaca bir kuş geçiyor yeryüzünden,
Meltemli bir rüzgâr kalbini titrettiğinden beri.
Kalabalık bir caddenin kenarından akıyor gezginler,
Alacakaranlıktan gelen seyyahları bilir gibi.
Karanlığı, hüsrân denizinin ağıtını hisseder gibi.
Ağıt demişken yeryüzünde,
Yüzlerce yüzsüzlerin uğradığı bu buhran denizinde,
Alaca bir kuş geçiyor,
Ufacık bir yürek pıhtısından oluşan nefesi var.
İçinde tutsak kalsa o nefes, boğulacak.
İçinden içine bıraksa tutsak olanlar kaçacak.
Alaca bir kuş geçiyor yeryüzünden.
Kendinden hâberi olmayan bîçâre kendisinden.
Yekpâre dem gelmiş üzerinden.
Sıksalar ölecek,
Bıraksalar acıdan bîtâp düşecek.
Acıya acı katan kendisi.
Acının acı olmasını isteyen ince düşüncesi.
Seyyah olan kuşları bırakmaz kendi hâline.
Onların kanatlarından medet umar kendi ahvâline.
Karanlıkta coşanı bilmez.
Geçen aydınlıkları terk etmez.
Meltemli bir rüzgâr kalbini titrettiğinden beri,
Sefîl ediyor kendisini.
Karanlığın ardında görünmeyen bir sır vardır.
Sırra değer veren sır ile kalandır.
Alaca bir kuş geçiyor yeryüzünden.
Alaca kuşun kanatları sır,
Işığı bekle...
Alaca kuşun kanatları sır,
Kırılan bu buhrân gezmesinde,
Işığı bekle...