Hayal kurmak da yetenek gerektiriyor. Hayali kurmak kolay da o hayalin devamını getirmek asıl olay. Örneğin ben hayalimde kuş gibi olmak istiyorum. Mutluluğumu, ümitlerimi, gençliğimi ve dahi hayallerimi kanatlarıma takıp uçmak istiyorum. Gökyüzüne salmak istiyorum kendimi. Özgür olmak istiyorum. Buna rağmen bir ağaç gibi olduğum yerde kök salıyorum. Düşünemiyorum,belki ağaç da mutlu oluyordur. Mutlu olmasa baharda yeşil renge boyar mı kendini hiç? Eşsiz yapraklarını çıkarır mı gün yüzüne? Kuşları misafir eder mi dallarında?
Gidiyorum. Her canlı gibi duracağım yere,sonuma doğru gitmekteyim. Giderken yolda çocukluğumu bırakıyorum. Az ileride gençliğimi. Biraz daha ilerleyince yola umutlarım saçılıyor. Sonra bir bir mutluluğumu, hayallerimi, olumlu düşüncelerimi yolda düşürüyorum. Adım adım sonuma yaklaşırken artık bir posadan farkım kalmıyor.
Hayal etmek de yetenek gerektiriyor. Gerçekleştiremeyeceğim bir hayali kurmak öldükten sonra yaşama dönmek istemek gibi. Buna, rağmen diyorum ki kendime:"Hayallerim onlar. Bırak dursunlar. Yıkılmasınlar. " Boş da olsa, hiç gerçekleşmeyecek de olsa, olumsuz da olsa, bana acı da verse yine de onlar benim hayallerim. Ruhumun cılız sokak lambaları ile aydınlandığı çamurlu,esikli kesikli yollarında yürürken kıyıda köşede sıkışıp kalmış olarak bulduğum bir iki kırık hayal işte. Onlar benim.