Size parkta yaşadığım olayları anlatmıştım. Neden parkta olduğumu da söylemiştim. Hayat sizce nedir? Bir masal, bir rüya, bir saat... Benim için sorunlardan oluşan sonu belli olmayan bir köprü. Bu köprüde attığım her adım sorunlardan oluşur. Ya tahta çürümüş oluyor ya da çöküyor. Size sorunlarımın okul, aile, arkadaşlar olduğunu söylemiştim. Diyeceksiniz bu sorunlar herkeste var diye. Elbette herkeste var. Ama sorunların başladığı zamanlar herkeste farklı. Ben sorunlarımın küçükken babam kardeşimi bakkala götürdüğünde gözlerine bakmama rağmen bana bir şey almamasında başlamıştı. Ne kadar küçük bir sorun değil mi? Ama benim için oldukça büyük bir sorundu. Çünkü benim babam sürekli ayrımcılık yapardı.
İlerleyen yaşlarımızda hepimiz okula başladık. Arkadaş sorunlarımızda burada başladı. İlk dost kazığı, ilk kavganız. Hep derler ya " Ben onun istediği her şeyi yapıyorum ama o hep bana zarar veriyor. Ağır darbeler alıyoruz." gibi. Bu aslında ergen edebiyatı yaptığımız zamanlardır. O dönemin en büyük sorunu sınavlardan daha çok kurduğumuz dostluklardı.
Aile sorunlarına gelirsek belirtmiş olduğum gibi en öncelikle ayrımcılıktı benim için. Ailem sürekli her şeyi bana yaptırır. Küçük kardeşime toz kondurmazdı. En çok yıpranan evin büyük çocuğu olur genelde. En büyük sorunu da ailede yaşarız.
İşte benim hayatım da böyle. Köprüde attığım her adımda büyük sorunlarla karşılaşıp, köprüden düşmemek için elimden geleni yapardım. Birçoğumuz da böyledir. Benim büyük sorunlarım sizin küçük dertleriniz...Hayatın her anı zor ve çetrefillidir. Ayakta durmak ise bizim elimizde ?