Hayatımda, tek bildiğim dostum yavaşça yaklaşır ve soru sorar...
Abi seni tanırım.. Kabul edersen dertleşmek isterim! Der; ve ardından seni hiç böyle görmemiştim der. Susar...
Tekrar konuşur!
Konuşmak isteyip! İstemeyeceğimi sorar.
İsmini dile getiririm. Can kulağıyla dinlemeye koyulur..
Bir tek sigara isterim.
Hemen uzatır!
Gözüme baktığını.. gözünün yaşlandığını gördüm. Dostumun..
Onun daha fazla üzülmesini istemeden..
Cevaben: Sen hiç gerçekten sevdin mi canım dostum!
Sen hiç gerçekten kalbini, yüreğini, ruhunu birine verdin mi canım dostum! Dedim.
SUSTU!
Çünkü can dediği dostunu iyi tanıyordu.
Cevaben devam ettim söylediklerime..
İşte benim en büyük zayıflığım bu dedim. Dostum!
Bir yüreği büyütüp, birine vermek kolay değildir!
Ben yüreğime dost aradım canım dostum.
Ben o yüreği buldum.. { YANILDIM }
O yüreğide büyüteyim diye, benimkilerin yanına koydum.
Ne mi oldu?
Benim yürek yerinde saydı..
Diğeri şahlandı.
Yanıldım canım dostum!
YANILDIM...
/
Ey geçmişimin mesulu...
SEN KAZANDIN!
BENSE BİTTİM.