Hayatımızda Banka Olmak Zorunda Mı?
Bu soruya tek yanıtımız hayır olacaktır. Çünkü aslında bankalar belirli bir nakit akışının sağlandığı istasyonlardır veya öyle olmalıdır. Dolayısıyla hayatımızda banka almak zorunda mı? Sorusunda tek cevap, hayır olmak zorunda değil, hatta olmasalar çok daha iyi olur olacaktır. Bu durumu biraz açıklığa kavuşturalım daha sonra bu alanda ortaya çıkacak sorulara yanıt verelim;
Bankaların Faaliyetlerini Devlet Rahatlıkla Üstlenebilir
Burada yanlış algılanmaması gereken husus devlet bankacılık yapsın diye bir iddia yoktur. Sadece mevcut piyasa koşullarının daha etkin kontrolü isteniyorsa, bu sistemin sağladıklarının direkt olarak devlet tarafından ihtiyaç sahiplerine kredi tahsis ettiği bir modelle pekâlâ değiştirilebileceğidir. Dolayısıyla bankacılığın yarattığı zararların ekarte edilmesi söz konusudur.
Sonuçta devlet en büyük kaynak toplayıcısı ve bu kaynağı yine halkın kullanımına açması tuhaf karşılanmamalıdır. Ayrıca zaten dönemsel olarak verilen KOSGEB kredileri bizatihi böyle bir sistemin lokal uygulamasıdır, bu yaklaşımın genele yayılmış halini düşünebilirsiniz.
Sanayinin Gelişmesinin Önündeki En Büyük Engel Yüksek Faiz
Yıllık olarak 12 milyar gibi çok yüksek bir karlılık oranına sahip bankacılık sistemi ülkemizde en karlı sektörlerin başında yer alıyor. Hatta en karlı sektörler çoğul kelimesi biraz fazla olur tek sektör diyebiliriz. Fakat müteşebbislerin önünü açtığı düşünülen bankaların aslında var olan projelerin önünü tıkadığı bir sistemin varlığından rahatlıkla söz etmek mümkündür.
Çünkü hayalindeki fikrinizin ne kazandıracağından ziyade ödemelerinizi zamanında yapıp yapmadığınız ve kredi işleminden bankanın ne kadar kar edebileceği üzerine kurulmuş bir yaklaşımın var olduğu bir atmosferde sanayinin gelişmesi düşünülemez.
Belki şu ifade kısmen doğru olabilir. Sağladığı konut kredileri ile “ekonominin lokomotifi inşaat sektörünü bankalar ayakta tutuyor”. Ancak bir ekonomi sadece inşaat ile kalkınamaz. Tomografi cihazı, görüntüleme teknikleri, kanser ilaçları, uçak imalatı ve daha yüzlerce alanda var olmayan bir ülke sadece kum, çimento ve boya üçlüsü ile kalkınamaz.