Başarmak, insanın maddi ve manevi kuvvetlerini, bir hedefe doğru yöneltip hedefi elde etme sürecidir. Bu süreç içerisinde bir kısım insanlar muvaffak olurken, diğerleri niçin başarısız olarak hayata küserler. Yoksa hayatta başarılı olanlar Yaradanın özel lutfuna mı mazhar oldular? Ya da onların diğer insanlardan farklı bir yanları mı vardı? Elbette ki hayır. Onlar da diğerleri gibi iki eli, iki gözü, iki kulağı olan yeme, içme vs. ihtiyaçları bulunan normal birer insanlardı. Doğan her beşer gibi Yüce Mevla onları da eşit yaratmış ve kendi iradelerinde serbest bırakmıştır.
Başarı, hedefe emin adımlarla yürümektir. Yürünen hedef, kişinin kendisine, ailesine ve topluma faydalı olmalıdır. Hedefi bilmek ve o hedefe ulaşmak için bütün yetenekleri kullanarak sabırla ve azimle çalışmak gerekir. Tarihsel gelişim içerisinde baktığımızda insanoğlu yaratıldıktan bu yana hiçbir devirde güllük gülistanlık bir hayat sürmemiştir. Bütün engelleme ve zorluklara rağmen aynen tren yolunda çalışan işçiler gibi ilerlemeye mecburdurlar. Hiçbir zaman karşısına çıkan ilk dağ ya da nehir kenarında son istasyonunu bina edememişlerdir. Köprüler yapmış, tüneller açmışlardır. İşte bunlarda daima kazananlardan olmuşlardır. İşte, bir hedefe ulaşıldığında mutluluk ve huzur içindeysek asıl başarı gerçekleşmiş olur...
Kaybetmemek için zaaflarımızı, kazanmak için de gücümüzü bilmeliyiz... Başarıya ulaşmak için para, makam gibi araçlara ihtiyacımız olabilir. Ama bunlar hiçbir zaman amacımız olmamalı. İnsan için sadece çalıştığının karşılığı vardır. En büyük meziyetin çalışmak olduğunu bilmeliyiz. İnsan ancak kendi azmi, inancı ve çalışkanlığı ile başarır. Çünkü başarı, doğrunun yolunda samimiyet ve sabırla yürüyenlerin ereceği sarayın adıdır.
Ormanda tavşan hoplaya zıplaya geziniyormuş. Bu tavşancık gördüğü bütün komşularına ne kadar hızlı olduğundan bahseder, kimsenin onu geçemeyeceğini söylermiş. Tavşan, gerçekten de güçlü ayaklarıyla hızlı koşarmış. Komşuları ise tavşanın bu şekilde böbürlenmesinden hoşlanmazlarmış. Ama hiçbirisi de onunla yarışmaya yanaşmazmış. Tavşanın her yerde “Ben çok hızlıyım, beni kimse geçemez” diye dolaşması, kaplumbağanın kulağına gitmiş. Kaplumbağa, oldukça yavaş yürür, tavşanın bir dakikada aldığı yolu bir günde alırmış.
Kaplumbağa tavşanla karşılaşmayı çok istiyormuş. Tesadüf bu ya bir gün kaplumbağa ile tavşan ormanda karşılaşmışlar. Kaplumbağa tavşanı görür görmez;
- İyi günler tavşan kardeş, Ben de seni arıyordum, diye seslenmiş. Tavşan merakla sormuş;
- Beni neden arıyorsun, kaplumbağa kardeş?
Kaplumbağa:
- Seninle yarış yapmak istiyorum, hadi yarışalım da hangimiz daha hızlıyız anlayalım. Tavşan, kaplumbağanın sözlerine gülmüş:
- Aman kaplumbağa kardeş. Benimle dalga geçiyorsun galiba. Senin benimle yarışabilmen imkansız, sen daha bir adım atmadan ben yarışı bitiririm. İstersen kendini boş yere yorma, demiş alaylı alaylı. Kaplumbağa:
- Bu yarışta seni geçeceğim. İstersen hemen başlayalım, demiş kararlı kararlı.
Bütün orman hayvanları toplanmışlar. Yarışın sonucunu merakla beklemeye başlamışlar. Herkes birbirine; “Kaplumbağa kardeş çok yavaş. Tavşanı bu hızıyla nasıl geçebilir ki?” diye soruyormuş. Tavşan ve kaplumbağa son hazırlıklarını yaparak yarışacakları yere gelmişler.
Derken yarış başlamış. Tavşan bir anda ok gibi fırlamış. Kaplumbağa ise yavaş yavaş yürümeye başlamış. Tavşan gözden kaybolmuş bile. Bir süre sonra geriye dönüp bakmış, ne gelen var ne giden. Kaplumbağa yarışı akşama bitirir ancak, en iyisi ben şurada birazcık uyuyayım, diyerek bir ağacın altında uyumaya başlamış.
Tavşan, yarışı kazanacağından oldukça emin uyuya dursun, kaplumbağa kendinden emin adımlarla yavaş yavaş yürümeye devam ediyormuş. En sonunda tavşanın yattığı yere varmış. Bakmış tavşan horul horul uyuyor, hiç temposunu bozmadan yoluna devam etmiş.
Bir süre sonra tavşan, uyanmış “Artık yarışı bitireyim, kaplumbağa kardeş hala peşimden geliyor herhalde” diyerek geriye bakmış. Gelen kimsecikler yokmuş. Tavşan, “Kaplumbağa kardeş yarıştan vazgeçti herhalde” diyerek yarışın biteceği yere doğru koşmaya başlamış.
Tavşan birde ne görsün, kaplumbağa kendisini geçmiş. Hatta yarışı bitirmek üzere. Son bir gayretle hızla koşarak kaplumbağayı geçmeye çalışmış. Fakat kaplumbağa yarışı bitirmiş bile. Yarışı kazanan kaplumbağa tavşanın yanına gelmiş. Yarışı kaybeden tavşan üzgün üzgün duruyormuş. Kaplumbağa, tavşana demiş ki;
- Tavşan kardeş, önemli olan yaptığın her işte kararlı olmaktır. Gereksiz övünmek sadece zayıflıktır. Bundan sonra sende “En hızlı benim” diyerek övünme! Diyerek yuvasına doğru yavaş yavaş yürümeye başlamış.
Büyük gayeler küçük fedakarlıklarla tatmin olmaz... İnsanlar ümitleriyle yaşarlar. Hedeflerimiz ve ideallerimiz büyük olmalı. Hedefi ve ideali olmayan insan ölüdür. Hedefi olmayan gemiye hangi rüzgar yardım eder ki...
Dünya, karşılaştığımız fırtınalarla değil, gemiyi geri getirip getirmediğinizle ilgilenir.
Öyleyse hangi limana ulaşmak istediğimizi bilmeliyiz...!
Dr. Nebiye YAŞAR