Aklıma geldikçe hüzünlendiren bir söz.
Düşündükçe de anlamını genişleten bir söz.
Çünkü sevdiğini kaybetmek çok farklı bir duygu.
Kalemini kaybedersin, üzülürsün.
Silgini kaybedersin, üzülürsün.
Ama bir insanı kaybetmek, yapbozun bir parçasının eksilmesi demek.
Ve yapbozun bir parçası bile eksikse, tüm resim bozulur.
Her insanın yapbozundan, farklı parçalar kayboluyor tabii.
Kimisinin annesi, kimisinin babası, kimisinin arkadaşı, kimisinin sevdiği.
Hayatta planlar yaparken, ölümü plana katmazsınız.
Hele ki tüm anlarınızı birlikte geçirmek istediğiniz, nefesinin nefesinize karışmasını istediğiniz bir insanın ölümünü, hiç beklemezsiniz.
Anılarınız vardır, her köşede.
Her olayda mutlaka onu hatırlatan bir ayrıntı vardır.
Belki kek yapışı, belki yürüyüşü, belki konuşma tarzı.
Nefes alırken bile onun nefes alışı gelir aklınıza.
En küçük mutlulukta aniden aklınıza gelir, bir hüzün çöreklenir tam yüreğinizin ortasına.
Lanet edersiniz kalan olmaya.
Kalan hep yanar çünkü.
Geçse bile izi kalır.
'Cam kırıldığında büyük parçaları toplarsınız, kırıntıları batar yine de.'