Biliyorum!
Herkes bir gün gider,
Ve sen böyle gitmemeliydin aslında...
Böyle yıkmadan, dağıtmadan,
Yeniden açmadan yaraları,
Böyle gitmemeliydin...!
Her giden gibi gitmeliydin aslında!
Gülerek gidenler gibi olmalıydı gidişin...
Dönüşünü yasaklamayan cümleler bırakarak ardında,
Soldurmadan yüzümdeki ince perdeden gülüşlerimi...
Öyle özlem, öyle hasret, öyle sayarak zamanın akrebine takılan saatlerimi
Dönüşünü muştulayan bir bahar bırakarak düşlerime
Yüreğimin karanlık dehlizlerinden akarak
Günü güneşe, geceyi aya aşık eden bir vedayla gitmeliydin...
Sende bil diye yazdığım bütün kanayışlarımı
Kalemden hüzne döktüğüm ağlayışlarımı
Her Amin'den önce hüznüme sürdüğüm dualarımı
Gönlüme düşen zemheri yalnızlıkları bıraktığını bilmeden yazdırmalıydın seni
Böyle gitmemeliydin...
Ardında bıraktığın ateşi bilmeden gittin!
Kalbim, şimdi şehadetinde adının....
Aşk'a sürülen yaralar merhemliyorum
Ölüm denen kırık cümlemde seni yaşatıyorum...
Okunmayan bir kitap kadar tozluyum
Rafıma sığmıyor, cümlelerim bana bile küs
Sahi her sayfa bu kadar düşermiydi aşkın dibine
Soluğu değişti göğümde uçamayan turnaların
Söz küstü hüzün düştü göğüme
Böyle gitmek her yüreğe ağır gelmez mi?
Böyle bir gidişi kaldırabilir mi ?
Böyle gitmemeliydin...
Ardında bıraktığın ateşi bilmeden gittin!
Kalbim, şimdi şehadetinde adının....
Aşk'a sürülen yaralar merhemliyorum
Ölüm denen kırık cümlemde seni yaşatıyorum...