Sende sana ait olan hiçbir şey yok. Çünkü çok konuşuyorsun ve sana dair hiçbir şey bırakmıyorsun. Evren bir karadeliktir, neyi izah edersen o senden gider. Neyi ifade edersen o nesne haline gelir. Sadece gizlediklerin seninledir. Hayat tam olarak komün yapıdadır. Hiçbir şey senin değildir izah ettikten sonra. Ardından hazan vakti. Hayatta tutunacak hiçbir şeyin olmadığını fark edersin. İnsanlar, yeryüzü ve gökyüzü... Canlılık anlamını yitirmeye başlar. Ölüm anlamlı bir hâl alır ruhunda. Sonra çürümeye başlarsın. Varlığını hissetmekte noksanlık duyarsın. Terk edersin kendini. Yine de tükenişini hissedersin. Gözlerin dünden daha kör, kulakların sağır ve aklın bile yetkinliğini kaybetmiş. Karşına çıkan insanları göremiyorsun. Tam anlamıyla duyamıyorsun bile. Yeni bir insan olduğunda, yeni insanlara kapanıyor ruhun. Çünkü eskidendi, o insanlara olan merakın. Yine aynı merak insanlar yüzünden azaldı. Sonunda kurak bir çölü andırır. Şimdi ayaktasın ve her şey daha modernite görünüyor. İnsanlar iyileştiğine inanıyor ve onlardan birisi gibi davranıyorsun. İçinde bir cenaze taşıyorsun. Hayatın o komün yapısından korumak için, insanların bilinçlerinden korumak için kaptanını gizliyorsun. Otopsişede diyordu ya "Varsın limanım olmasın da kıyım olsun hastamla." Cenaze için bir kıyı yeterli mi? Okyanusun ortasına teslim et ruhun cenazesini. Tabutunu taşımak acizliktir. Sadık bir acizlik; çünkü içindeki ölüler kilitli bir sandıktan fazlası değil.