Horozun ötmesiyle gözlerini açan Saliha dolabın kapağına astığı bayramlık kıyafetlerini görünce heyecanla yatağından indi. Nihayet beklediği gün gelmişti. Gün sonunda kaç şeker toplamış olacağını hesaplarken hızlıca bayramlıklarını giydi. Önce dedesinin elini öpmeliydi. En sevdiği şekerler her zaman onun cebinden çıkardı. Salondaki sobanın yanında oturan dedesini görünce koşarak boğazına sarıldı. Önce elini sonra da iki yanağını öptü. Dedesi de onu öptükten sonra sağ elini cebine götürüp biraz bekledi.
" Söyle bakalım bu bayram cebimden ne çıksın istersin? “
Saliha işaret parmağını yanağına götürüp biraz düşündükten sonra;
" İçinden sakız çıkan şeker, hem de çilekli. "
" O zaman al bakalım. " diyerek cebinden çıkardığı şekeri Saliha'ya verirken Hatice yanlarına geldi. Saliha hemen ona sarılarak;
"Anneciğim, bayramın mübarek olsun" dedi.
"Senin de bayramın mübarek olsun kıvırcık. Dedenin de bayramını kutladın mı?"
" Evet, bana içinden sakız çıkan şeker verdi."
" Aferin, hadi babanın da bayramını kutla. Bakalım o sana ne verecek?"
Saliha heyecanla babasının yanına koşarken Hatice de kapının önünde duran paketleri açıp yerleştirmeye başladı. O sırada dede;
" Kızım, meşrubatları dolaba koyma onları diğer paketlerle birlikte komşulara dağıtacağım." dedi.
" Olur babacığım."
"Saliha'yı da yanımda götüreceğim, etrafta göremezse telaşlanma."
"Tamam babacığım, ben sana ceketini getireyim." diyen Hatice salondan ayrıldı.
Dedesiyle dışarı çıkacağını duyan Saliha olduğu yerde zıplayarak;
" Yaşasınn dedemle gezmeye gideceğim. Dede, bana pamuk şeker de alır mısın?"
"Alırım tabi şekerci kız, hadi gidelim."
Bütün gün yorulan Saliha eve geldiğinde gözlerini güçlükle açık tutmaya çalışarak odasına gitti. İleride bu bayramları özlemle yad edeceğinin farkında olmadan yatağına yatar yatmaz uykuya daldı.