HYPATİA

Şimdi size bir soru. İmanın şartı nedir. İslamın demiyorum imanın. Kelime_i şehadet getirmek, İsa'ya inanmak, ya da israiloğullarının alemlere rahmet gönderildiğine inanmak? Ya da en önemli ve tehlikelisi. Tanrı'dan çok Tanrı'cılık oynayan insanların size Tanrı kelamı diye yutturduklarına inanmak. Size psikolojik bir tüyo veriyim mi? Bu yöntemle insanlara istediğiniz her türlü vahşeti işlettirebilirsiniz. Herkesi kafir ilan edip onlarca kadının tecavüzüne sebep olabilir,çocuk gelinlerle evlendirip ya da karanlıkta yanan bir ışığı söndürebilirsiniz. Konumuz dinler değil. Konumuz HYPATİA... İskenderiyeli filozof,matematikçi ve astronom Hypatia. Sırf bilim öğrettiği ve daha da kötüsü kadın haliyle bilim öğrettiği için, işte bahsettiğimiz Tanrı'cılık oynayanlar tarafından katledildi. Önce taşlandı,daha sonra midye kabuklarıyla derisi yüzülüp uzuvları parçalandı ve Iskenderiye'nin dört bir köşesine parçaları bırakıp ibret_i alem olsun diye yakıldı. Bunların hepsi Tanrı'cılık oynayan caniler tarafından gerçekleştirildi. Sırf o iğrenç erkeklik gururlarına bir kadının kendilerine ders vermesini ve kendilerinden üstün,bilgili olmasını kaldıramadıkları için. Sırf bir kadının rahatca ortalarda gezmesi onları tahrik ettiği ve günah diye nitelendirdikleri şeye girmekten korktukları için. Hypatia eve kapanırsa hiç bir sorun teşkil etmeyecekti onlar için,ancak o öğrenmekten ve öğretmekten asla vazgeçmedi. Öğrenmenin ve düşünmenin bedeli hep cahil caniler tarafından öldürülmek ya da hapsedilmek olmuştu. Ama bana sorarsanız Hypatia'nın ölümüne o caniler sebep olmadı. Tanrı ile cehennem ile korkutularak sessiz kalan halk olmuştu. Düşünmeden itaat ettikleri için. Tanrı bizden böyle bir şey istemez,yarattığı varlığı evlere kapanmaya mahkum etmez diyemedikleri için. O zaman ki İncil'e "kadınlarınıza sessizliği ve itaat etmeyi öğretin. Erkekler üzerinde asla hakimiyet kurmalarına izin vermeyin "maddesini ekleyerek imzalamışlardı ölüm fermanını. Ve kimse çıkıpta neden diye sormamıştı. Tanrı bizden neden böyle bir şey istesin bu çok saçma dememişti. Hypatia cehalete kurban giden ilk kadın değildi ne yazık ki sonda olmadı. İnanmayanların bir çoğu inananların cehaleti yüzünden inanmıyor. Haklılar. Önlerinde iki seçenek var,ya hayatlarını sırf cehennemden korktukları için kendilerine Tanrı sözü diye sunulan herşeyi kabul edecekler, sorgulayamazlar çünkü Tanrı sorgulanmaktan hoşlanmaz ya da tüm bu cehalete başkaldırıp Tanrı yoktur diyecekler. Ve biz yani inananlar tüm cehaletimizle zeminini hazırladığımız bu durumu görmezden gelip onları cehennemlik ilan ederek sonra da kıldığımız namaz tuttuğumuz oruçla cennete gitmeyi düşleyeceğiz. Tüm vebali böylece üstümüzden atmış olacağız. Nitekim ibadet bir arınma biçimi degil mi?!!! Sorgulayın arkadaşlar. Bizi sorgulamak ve düşünmek için yeryüzüne gönderen Tanrı onu sorgulamamızdan sorular sormamızdan niye rahatsız olsun. O tam tersine bunu sever. Ibadeti bir arınma biçimi olarak kullandığımız sürece putperestlikten öteye gidemeyeceğiz. O yüzden sorgulayın,düşünün,araştırın. Önünüze ne konursa konsun aklınıza ve vicdanınıza yatmayan tam anlamıyla oturmayan hiç bir şeyi kabul etmeyin. Size bundan dolayı cehenneme gideceğinizi söyleyen olursa da,ağzına okkalı bir tane çakıp arkanıza bakmadan kaçın oradan. Tanrı'yla aranıza kimseyi sokmayın. O sizin mahreminiz,kimsenin oraya girmesine izin vermeyin. Ve yazımı Hypatia'nın duvarlara asmalık sözüyle bitiriyorum. "Düşünme hakkınızı saklı tutun,çünkü yanlışta olsa düşünmek hiç düşünmemekten daha iyidir".