İyiydim ben aslında. Bir hayli toparlamıştım. Bana saygıdan bahseden sen geçtim bugüne kadar yaptıklarını, kırdığın için kırdığımı, gönül almayışlarını… Yol senin yolun seçimlerine de saygı duydum her ne kadar canım acısa da. Son yaptığın geçtim beni yanındakine saygısızlık. Bu ne tür bir ilgi arsızlığı anlayamıyorum. Ne olsun istiyorsun? Kendime de kızıyorum. Onca zaman geçti ben hala nasıl bu kadar önemseyebiliyorum bunları. Nedense ikna olamıyorum yanındakine olan duygularına. Ben bana nasıl baktığını biliyorum, çocuklarla oynarken beni nasıl izlediğini, birine bir şey anlatırken yandan yandan beni izleyişini, seni yaralayınca sendeki yıkımı gördüm ben. Ama sen beni göremedin nedense? Neyi neden yaptığımı, ne kadar kırıldığımı, güçlü gibi görünsem de ne kadar kırılgan olduğumu? Kırıldıkça keskinleşip daha çok yakıp yıktığımı. Aslında küçücük çabalarla ne kadar da çabuk uysallaşan bir insan olduğumu nedense anlayamadın.Anlamak istemedin. Benim saygı anlayışımı eleştirmek senin için kolay olan oldu. Diğer seçenekler senin için daha cazip oldu. En başından beri senin hislerine sahip çıkıp mücadele etmeyişin bugünki yol ayrımının sebebi. Sen her şeyi oyun zannediyor gibisin. İşin içinde insanların duyguları olduğunu görmüyorsun. Mesela benim içim soğumuyor yaptıkların karşısında. Artık mutlu olmanı dileyemiyorum. Yaktığın kadar yansın için diyorum…