Aylardan Ocak,
Günlerden yine bir cuma akşamı.
Işıklar bukle bukle kırılırken caddede,
Ben yine kuru bir dal misali olduğum yerdeyim.
İnsanlar gerçekten değişkenler Üstad'ım.
Günler günlerimizi tutmazken,
Sâniyeler sâniyeleri kovalarken,
Ve ben hayallere uçurumdayken,
Atlamalıyım...
Toprak taşına sürgün,
Ben bu dalgaların âhına.
Ahlar yeşeren toprağa,
Ben ise baharlara...
Baharlara veda edeli aylar oldu Üstâd'ım.
Sevdiğimiz şeyler ne çabuk da zamanını bitiriyor öyle.
Bir vedâ bile edemezken hevesimize,
Boğazımıza düğüm düğüm işleniyor.
Kalbim ışıklanmış bir ağaçtı geçen zamandan.
Her geçen gün birer birer söndü,
Söneli sabahlara âşikar,
Zifiri bir dost olur bu sıralar.
Elimde sıcak mısır,
Parmak uçlarım kutuptan bir haber çalar.
Kabanım, berem, atkım...
Hani ısıtmıyorlar ki rûhumu,
Neden beden üzerinde bir neşî var...
İsmim bünyeme muhâlif.
Bakışlar etkiliyor, düşünceler.
Nasıl koşmalıyım bilmiyorum.
Yürümek demiyorum Üstâd'ım!
Koşmak diyorum,
Ayaklarım nasırlaşana kadar koşmak...
Etrâfım dikenli tellerle örtülmüş,
Tutsam canım yanacak,
Tutmasam bilmem hangi âleme kayacak.
Hangi âlemdeyim Üstâd'ım!
Kalbim rûhuma, rûhum bu çağa ağır geliyor.
Bâzen tamam diyorum, buldum.
Ben bu âlem için savaş vermeliyim.
Üstâd'ım!
Sanki insanlar can yakmak için sıra bekliyorlar günlerce.
Ben o mahluklardan olmak istemiyorum.
Âdem olarak doğdum,
Âdem olarak göç etmek istiyorum bu âleme...