"Hayat doluydun sen ne oldu sana derler." O hayatın içini kendileri boşaltmışlardır fakat umurlarında değildir. Hani bakışlarınla yalvarırsın,anlayın beni dinleyin. Zor durumdayım dersin. Eşin,sevgilin,ailen,arkadaşların. El birliği yapmışçasına seni kırıp incitirler,söylediğinde ise sorun yok abartıyorsun derler. Günden güne içine çekilirsin. Kitaplarına sığınır. Onlara anlatır,onları dinlersin.
İşte bu yüzden kitaplarımı kimseyle paylaşmam ben. Onlarda benim acılarım,sevinçlerim,umutlarım ve çöküşlerim,dibe vuruşlarım vardır. Kütüphanemden herhangi bir kitabı alıp açtığınızda,altını çizdiğim,not tuttuğum sırlarıma denk gelirsiniz. Aslında belki de boşuna saklıyorum bu kadar. Bağıra bağıra anlattığım,ağladığım,küfürler yağdırdığım acılarımı anlamayanlar,kitaplarımın naif dillerinden mi anlayacaklar.
Bilmiyorum. Belki de kendisini anlayan kimsenin olmadığını söyleyen sekiz milyar insandan sadece birisiyimdir. Sonuçta herkes biraz anlaşılmadığını,farklı olduğunu düşünmez mi? Belki de şu an yaptığım tek şey,kişilik oturtma çabasındaki bir ergenin çırpınışlarıdır. Ergenliği 18'inde bırakamamış bir obsesifin dikkat çekme çabasıdır.
Ben ne olduğunu,ne yaptığımı tanımlayamıyorum. Sadece,derinden hissettiklerimi yazıya döküyor ve analiz için sizden yardım bekliyorum. Ya da ne bileyim. Sadece mağdur edebiyatı yapıyorum. Sonuçta sekiz milyarda mağdur olmadığını iddia eden insan sayısı yüzde kaç ki?