Bir zamanlar,
gözlerinde kaybolan yıldızlar gibi,
yitip giden anlar vardı.
İçinde bir fırtına,
güçlü ve durmaksızın esiyordu.
Her düşünce,
bir başka düşünceyi yıkıyordu.
Ve her adım,
bir kaybolmuş iz gibi
geriye doğru siliniyordu.
Ama sonra,
bütün bu karmaşanın içinde,
bir sessizlik vardı,
derin, sakin,
sadece seni bekleyen bir huzur.
Kendi içindeki huzuru bulmak,
dışarıdaki gürültüye rağmen,
gerçek gücünü anlamak demekti.
Fırtınalar durdu,
rüzgar yerini bir sükûnete bıraktı,
ve sen,
yavaşça nefesini aldın.
Her şey,
gerçekten her şey,
içindeki huzurun etrafında şekillendi.
Çünkü huzur,
bir dış dünyadan değil,
içindeki dinginlikten gelir.
Ve o dinginlik,
en karanlık anlarında bile
sana yol gösterecek kadar güçlüdür.