Resim çizdi, heykel yaptı ancak kimse görmedi. 150'den fazla filmde imzası var. Kibar Feyzo gibi köşe taşı bir filmin senaryosunu kaleme aldı. Şiirler yazdı,Şairlere haksızlık olmasın diye yayınlamadı. Ama bir tanesini biliyoruz. Aristo'ya hocalık yaptığını da o şiirden öğrendik Ekmek , şarap , sen ve ben... Bir de sabahın dördü, dışarda kar, odamız ılık, gözlerin ılık ılık damlarken boş kadehe,... , aşkı tattığını, karım dediğini ve aldattığını... Kıskandım Gogen’i Tahitilim, terlemiş vücudunu silerken, cüzzam mikrobunu ve yaktığı kulübesini, saçların bağlamıştı ellerimi muz kokulum, güneşi doğurmuştu ölü cisim martı çığlıklarıyla bir sahil kayalığında, nefesin vücudumu yakıyordu yer yer, sam yelim sahra-i kebirim kahrettim her şeye o gün, babanın şarap çanağına, Gogen’e, kadere, sana, bana, bir de gittiğin arabanın tekerine. Ne diyordum arkadaş…. diyordum ki; Ben bu zıkkımı içmek için içerim, ama içerken düşünmem neden içiyorum diye, daha sonra yaparım hayatın felsefesini. Sırayla olurum Fatih, Selim, Kanuni, bazen kadın hamamında tellak…. Bazen Christoph Colomb, Napolyon’ken düşünürüm Elbe’de geçen günleri, Timur’ken Beyazıt’ı yenişimi…. Bir kere Aristo’nun hocası olmuştum, ona verdiğim dersle gurur duymuştum, bazen Jan Dark’ı kurtarmak için çalışan bir kahraman, bazen odunun ateşleyen bir cellat olurum... Eğer daha da içersem, Shakespare halt etmiş derim karşımda, salyalı dudaklarımdan yayık sesimi dinlerim de, işte Mozart’ın aradığı melodi bu diye gülerim... Enayiymiş be Platon, bir içsin de görsün, Ne felsefesi varmış bu hayatın, anlasın geçmişi kınalı dünyanın kaç bucak olduğunu... Islak kaldırımlarda yürürken acırım, önde yalpa vuran sarhoşun zavallı haline, ukalalık işte derim neme lazım senin, kendine bak; sende bir serserin bir sarhoş…. ve yavaş yavaş kaybolur acı kahkalarım, şehrin izbe sokaklarında, yavaş yavaş kaybolur benliğim...
Ebubekir kuri