Baba olmak ne demekti? Hani yanında olmasa bile arkanda duran kocaman bir çınar ağacı demekti baba olmak! Bir yerlere gittiğinizde bir şeyler yediğinizde hep hesabı kendisi ödemesiydi baba olmak! Gözlerine bakınca haşlığının olmadığını fark etmekti baba olmak! Sevse bile sevmemiş gibi davranıp belli etmemekti baba olmak!
Nedense babalar hep kendini sert ve sevimsiz gösterir. Belki de kendi savunma mekanizmaları budur. Aman şımart mayayımda başıma çıkmasın der gibi birşey galiba. Bence çok yanlış be Aşekâ.
Bilmem belki bende çocuğum olunca aynı böyle davranacağım ama bundansa Arkadaşca davranmayı hep tercih ederim.
Ben babama daha küçükken Arkadaş olalım demiştim. O ise bana belkide bir ay boyunca sanki kötü söz etmişim gibi laf atmıştı. Hâlbuki nede küçükken nede büyük konuşmuşum! Arkadaş olalım..
Biraz yorgunum, kavgaları birikiyor insanın.
Her uzvundan ayrı ayrı taşıyor acısı zamanla.
Yaşımdan yorgun, yaşımdan telaşlıyım bugünde derslerde.
Kaç yaşındayım sahi saymadım, bilmiyorum.
Belki kırklarımdayım belki otuzlarımda.
Belki de doksan sene yuvarlandım bu dünyanın sırtında.
Hiç bilmiyorum! Hayat taviz vermediği hızı ve kavgasıyla akıp gidiyor.
Baharın rahiyasından akıp coşan çiçeklerle hatırlıyorum kurs yıllarımızı.
Kimimize kış, kimimize bahar olup canıyla değen babalarımızı.
Bu memlekette insanlar belki de en çok baba sancısıyla inliyor, en çok baba deyince aklımıza gelir çocukluğumuz.
Mazinin araladığı perdeden sızıyor eski günler.
Onlarla kavgalı onlarla sevdalı olduğumuz!
En çok baba yokluğunun hüsranıyla kızıyormuş zaman ayrılığın yarasını.
İnsan baba olunca anlıyormuş babasını..