Makineleşmenin insanı mecburi çalışmaktan daha erken kurtaracağı ve insanın sevdiği şeylere daha çok vakit ayıracağı gerçeğini göz önüne alıyor George Orwell Wirgian Yolu İskelesinde. Insanın çalışmak zorunda olduğu için çalıştığını başka bir yazardan alıntılayarak anlatıyor. Açıkçası, durmadan bakın ben ne kadar çalışkanım, aman efendim en çok çalışan, herşeyin en zor yolunu deneyen insan benim havalarında gezen insanlar bana oldukça ilginç gelmiştir. İnsan kolayı varken neden zoru seçerki öyle değil mi? İşte bitmek bilmeyen ironimiz burada başlıyor. Şimdi yazacaklarım ,bu kitabın yalnızca sanayileşme ile ilgili olan bölümünün bana düşündürdükleridir... Evren ve kendimizle durmadan çelişmek bizim doğamızda var sanırım. İnsan bedeni ve zihni kesinikle çalışmak üzere kurulu olan sistemlerdir. Onları tembelleştirmek, ilk başta uyuşturucunun veya alkolün hissettirdiği gibi tatlı bir sarhoşluk hissettirirken, bu tatlı sarhoşluk sonraları yerini huzursuzluk, mutsuzluk ve amaçsızlığın getirdiği bir tükenmeye yol açacaktır. Herşeyin en kolayını istiyoruz, fakat aynı zamanda işe yaradığımızı da hissetmek istiyoruz. Herşeyin en zoruna koşanları burada bir nebze anlayabiliyorum. Fakat bu yolu tercih ettikleri halde yine bir çoğunun, dünyanın en kötü kaderini yaşıyormuşçasına yakınmasını anlamıyorum. Ne istiyoruz ki biz. Rahat mı edelim, çok mu çalışalım, koşalım mı, duralım mi. Bizde bilmiyoruz. Gerçeği makineleşmenin ilginç bir şekilde insanı daha fazla koşturması da ayrı bir ironi. En basitinden evlerimizde onca makine olmasına rağmen yine bir türlü oturmaya fırsat bulamayışımız, çamaşırı derede yıkayan annelerimizden daha çok yorulmamız tam olarak neyin göstergesi acaba? Orwell'ın dediği gibi sanayileşme kaçınılmaz. Gelecekte makineler mi ınsanlar mi var olacak tartışması peydah olmuşken, ısrarla ilkel yaşamda kalmak için direnmenin bir faydası yok. Yarattığımız makinelerle,dünyayı ortak kullanmayı öğrenmeliyiz. Az önce de dediğim gibi biz durmadan kendimize meşgale yaratabilecek varlıklarız, çünkü bunu yapmazsak ölürüz, tükeniriz. Ancak bence burada şuna dikkat etmek gerekiyor; bu meşgalelerin ne kadarını gerçekten istiyoruz. Makinlerin esas amacı insan emeğini olabilecek en az zamana indirip, insana sevdiği şeyler için vakit ayırmasını sağlamakken (Orwell'ın yaklaşımıyla) , o zaman bunun hakkını vermek gerekir. Insan beyni savunma mekanizmasını sürekli devrede tutmak için yeni sorunlar üretmek zorundadır. Eğer gerçek bir sorununuz yoksa,beyin otomatik olarak yapay sorunlar üretecektir, çünkü bunca ilerlemeye rağmen ilkel beyin hâlâ hayatta kalmak üzere kuruludur. Ve bu yapay sorunlar eşimizin dırdırı, bitmeyen ev işleri şeklinde karşımıza çıkacaktır. Yapılacak şey, kendimizi hayatta tutmak için durmadan yeni zihinsel ve fiziksel hedefler koymak, hedefe gidilen yolda pes etmemek, özellikle yoldan keyif almayı öğrenmek ve bu yolculuğu bir ömre yaymak olacaktır. Makinlerin dünyasında ancak bu şekilde kendimizi var hissedebilir ve yaşamaya devam edebiliriz. Aksi takdirde yapay sorunlar arasında boğulup ölmek işten bile değildir.