Giriş yap! Hesap oluştur!
Nedir?
Ara
Şifreni mi unuttun?
İnsanlara Dikkat Edin - Sözümoki
09 Mayıs 2019, Perşembe 00:19 · 280 Okunma

İnsanlara Dikkat Edin

Hayatınızda geçirdiğiniz mutlu günler çoktur ama hayatınızda en mutlu günüm listenize ekleyebileceğiniz günler sınırlıdır. Benim sizinkine göre çok çok daha az. Hatta bir elin parmaklarının sayısını geçmez. O yüzden hepsi kafama en ince ayrıntılarıyla kazınmış biçimde. Ve her en mutlu günüm bana bir tecrübe kattı, en sonuncu tecrübemde korkuyu öğrendim. Ne kadar atıp tutsam da ‘’ Bir daha beni kimse üzemez, bla bla bla ‘’ üzülebileceğimi öğrendim. Ve ben de artık sizin gibiyim. Yaralanmaktan, yanlış anlamaktan, anlaşılamamaktan, kullanılmaktan, yalanlardan, oyunlardan, sizin çocuksu heyecanlarınızdan korkuyorum. Çünkü insan korkulası bir varlıkmış, bir kez daha öğrendim.

Ben bir kişinin elini sımsıkı tuttum bu güne kadar ama birden çok sevgilim oldu. Ben sevgilimin elini dahi sıkı sıkı tutamazken bir adamın elini sıkıca tuttum, bir adam için endişelendim. Yüreğim vicdan azabı, kırgınlık ve pişmanlıklarla doluyken yaptım bunu. Unutamadıklarımı unuttum, bir hayaletle yaşamaktan yorulduğumu onun yanında farkettim. Farkettiğimi bile farketmedim en başta. Hiç konduramadım. Onun yanında çok eğlendiğimi, hiç sıkılmadığımı, bana gitme, biraz daha kal desin diye gözlerinin içine dimdik ve umutla baktığımı çok sonra farkettim. Bu adam benim hayatıma çok yeni girmemişti. Çok eski bir mazimiz olmasa da, iyi kötü vardı bir mazimiz. Dertlerimi dinlemişti, en zor günlerimde beni hiç tanımamasına rağmen, başkalarının o an hiçbir telefonunu açmamama rağmen onu aradığım çok gün oldu. Ağladığım, saatlerce anlattığım. Kimsenin yanında ağlayamamama rağmen onun omzunda ağladığım oldu, bir defa da değil, iki kere. Gözyaşlarımı sildi, elleri merhametliydi. O da yaralıydı, o en başlarda bana göre daha çok anlatırdı. Sonra içindeki büyümeyen haytayı tanıdım. Çocuksu ruhunu, yaralarını.



Yaralarıyla tanıştım, yaralarından çok korkuyordu. Biri dokunacak diye ödü kopuyordu. Okursa, yok diyecek, ödüm kopmuyordu. Korkuyordum ama korktuğumu bile hissetmiyordum diyecek. Hissediyordu. Yaraları derindi, seneler öncesine dayanıyordu. Affetmeyi iyi biliyor ama affedemiyordu. Affetse daha kolay olacağını anlatmaya çalıştım, elimden geldiğince. Elimden geldiğinde yanında olmaya çalıştım. Bir dönem yine böyle koptuk, o dönemde de yanında olmaya çalıştım, yine böyle yanında değildim aslında ama bir sıkıntısı olsa ilk önce beni arayabileceğini biliyordu, Bilmiyorsa onun eşekliği. Bilmeli çünkü, çünkü ben ona öyle yaklaştım, çünkü ben yine öyle kötü olsam ilk onu ararım, çünkü eşeklik etmem. Ne diyorduk, yaraları. Yaraları derin, dikiş tutmaz, saklamaya çalışsa da iyi bir baba olmayı hedefliyor, görüyorum. Saklamaya çalışsa da seviyor çocukları. Çünkü çirkin bir bebek görse bile gülüyor yüzü. Korumacı tavrı daha çocukken baba olma duygusundan geliyor. Çocuk olamamış bir çocuk o çünkü. Yanında kendimi güvende hissediyordum. Sonra bir gün elime dokundu, sadece dokundu. Elim yandı diye, çakmağın soğuk kısmını elime tuttu ve bu bizim son görüşmemiz oldu. Çakmağın soğuk kısmı. Siz şimdi bu cümlenin ne demek olduğunu, bu cümleyle ne anlatmaya çalıştığımı anlamıyorsunuz, o da anlamaz. Okuyacağından değil de, okusa da anlamaz. Salak biraz.

Uzun bir müddet görüşmedik, daha sonra görüştüğümüzde ne kadar iyi gibi yapsam da daha yaralıydım. O da öyle. Büyümüş, çok büyümüştü. Çok güldük onunla, bambular, ünlüler, hadi değişik saç modelleri yapalım diye eğlenmeler, deniz kenarında iğrenç sesimle şarkı söyleyerek koşmalarım. Çocuk gibi eğlendim ben, çocuklar gibi. Hiç gitmediğim bir lunapark gibiydi orası. Aslında daha yazmak istiyorum, ama.

Ama işte, seçimlerim yanlış, zamanlamam yanlış. Kim bilir belki başka bir zaman, başka bir dünya, başka bir evrende. Neyse, sonunu getirmek istemeyeceğim kadar güzel bir yazı bu. Getirmeyeceğim sonunu. Çünkü onunla anılarım sınırlı. Çünkü eğer hepsini burada anlatırsam anlatacak birşeyim kalmaz diye korkuyorum bu sefer. Bakın mesela, ben o en mutlu günlerim listemde birinci sıraya oturan günü yaşamasaydım, bugün bu yazıyı bitirirdim, korkmazdım. Ben de yaş aldım o gün. Ama ne öğrenirsem öğreneyim, karşımdaki insanla ilgili çok hayal kırıklığı bile yaşasam, o gün bana sarılan, benimle eğlenen, onun için endişelendiğim, saçlarıma dokunan o adam gerçekti. Bu gerçeği de hiçbir şey değiştiremeyecek. Neyse, anlatırım yine, belki. Kimse bilmiyor, ben bile. Okuyun ama anlattığımda, çünkü ben bir adamı seversem güzel severim, anlatırsam çok güzel anlatırım.
Ben bir adamı kolay kolay anlatmam, anlatıyorsam dinleyin, yazıyorsam okuyun. Çünkü uğruna yazı yazılacak adamları her anne doğuramıyor.
Öyle adamları kolay tanıyamıyorsunuz. Ne kadar üzgün olsam da,

Elini tuttuğunuz insanlara dikkat edin, bu yazının tavsiyesi bu olsun. Çünkü dokunduğunuz el değil, o insanın kalbi. Elinizi öpen kadınları üzmeyin, çünkü bir kadın bir erkeğin elini öpüyorsa çok güvendiğindendir. İyi geceler, rahat uyumanızı temenni ederim ve en güzel uyku şüphesiz ki vicdanınız ne zaman rahatsa o zaman, vicdanınız rahatsızsa yastığınızın vay haline.

Yazarın diğer paylaşımları;
Sözümoki Mutlaka Bilinmesi Gerekenler
Bir hatipte mutlaka olması gereken özellik sence nedir?
X

Daha iyi hizmet verebilmek için sistem içerisinde çerezler (cookies) kullanmaktayız. "Çerez Politikamız" sayfasından daha detaylı bilgilere erişebilirsin.

Anladım, daha iyisini yapmaya devam edin.