Ve bir yüklem daha katletmeye sabrım kalmadı. Nasıl bir sabah bu? Gün aydı ama ben hala karanlıktayım. Ki bana göre çay sensin her özlediğimde seni hasretle demlemekten başka işim gücüm yok, bir de çok nadir şiirler yazıyorum. Aklım almadı ne bu bulanıklık neden hala karanlıktayım karanlık!
Üç nokta kadar huzursuzum. Parantez kadar içine kapalı. Var bir şeylerin devamı aklımda ama korkuyorum. Bir ünlem kadar kendi başına buyruk yaşayamıyorum. Esmer bir adama iliklenmiş mavi bir aşk gibi duruyorsun şuramda. Seni kendimden bile hatta sadece kendimden kıskanıyorum. Binlerce parçaya bölünüp, binlerce ayrı adam olup, ulan anamdan binlerce kez daha doğup sevmek istiyorum seni. Nasıl bir sabah bu söyle bana. Senin gözlerinin olmadığı sabah mı olur? Gece bu gece! Şimdi yirmi dört saat zifiri sadece…
Ki her kim olursan ol. İstersen binlercesini sev onlarca adamla seviş benden önce...
Yüreğinin tek sahibi ben olacağım yemin veriyorum. Ben de seni sevmezsem elimden geleni ardımda jilet jilet ayrılıklar yağsın üzerime. Ah be! Şiirim desem şiirim değilsin, uykum desem uykum... Rakı soframsın. Güzel kafam. Mezem. Dağınık masam. Şarabımsın ulan! Her şeyimsin bir an ve hiç bir şeyim şu zaman. Gözlerinde gördüğüm o yağmur bulutunu al da gel. İnadımsın, intiharım be! Ve olmaz olası yaram.
ÖZLEM AYŞE ÇİÇEK