İş Hayatında Karşılaşılan Zorluklar, İşçi ve İşveren İlişkisi
Böyle bir başlık atmamın sebebi, çok uzun yıllardır içinde bulunduğum iş dünyasında, işçilerin ve patronlarının birbirleri ile olan tutumlarını, diyaloglarını ve gerginliklerini bir nebze olsun anlatmaya, anlatabilmeye çalışmak.
7 yaşında Beyazıt Meydanında su satarak başladığım iş hayatımda köftecilik, salata satmak, çikolata satmak, kuyumculuk, grafikerlik, web masterlık, yazılımcılık öğretmenlik gibi bir çok sektörde ve bu sektörlerde başka iş yerlerinde çalışarak gözlemlerde bulundum. Meselenin özünde şunu farkettim ki insanlar, mantıkları ile değil, duyguları ile hareket ediyorlar ve işçi; patronunun kafasına taktığı bir sorundan dolayı patronunun gereksiz davranışı yüzünden alınganlık gösteriyor ve tutumunu değiştiriyor.
Sonra bunu aşamıyor ve bununla yaşamaya devam ediyor, e tabi bir müddet sonra bu dayanılmaz bir hâl alıyor ve işçi kendince bunu üzerinden atmak için işine yansıtıyor veya davranışlarına. Sebep ne, patronun şu yada bu şekilde müşteri ile yaşadığı durum yüzünden aşamadığı bir durumu işçiye yansıtması ve işçinin duygusal davranarak bunun bir iş olduğunu ve adamın şahsında ona asla öyle davranmayacağı, davranamayacağı düşüncesinin gözardı edilmesi.
Peki bu gereksiz alınganlık sadece işçi için mi geçerli? Hayır, tabiki değil, işçi de bazen müşteriler ile anlaşmazlıklar yaşayabiliyor ve bu durumda da patronun anlayışsızlık göstermesi ile sorunlar büyüyebiliyor. Patronun da bu konuda bilinçli olması, işçisinin gerginliğinin iş ile alakalı olduğunu, bunun kendisi ile alakalı bir durum olmadığını bilmesi lazım.
Son olarak da işçinin diğer işçi arkadaşı ile yaşadığı durumlar var. Çalıştığım yerlerdeki arkadaşlarıma, o zamanlar hep şunu derdim;
"Keşke bir patron olsanız da, ondan sonra yeniden şu yapmakta olduğunuz işi yapsanız" aslında bunu dememdeki amaç şu; empati konusunda patronu anlamak, yada işçiyi anlamak gerek, onun evde yaşadığı bir durumu aşamaması yada müşterilerle yaşadığı sorunların onları doldurması sonucunda bu ilişkilerini etkiliyor.
Büyük firmalarda bu konuda eğitimler verildiğini gördüm ve bu
"Alınganlık" illetinin aşıldığını gözlemledim.
Bahsini ettiğim bu büyük firmalarda bir olay yaşandığı zaman onun o an için orada kalması gerektiği sonraya taşınmaması gerektiği şuuru oluşmuş durumda ve bu aşıldığı zaman iş yeri çok şen şakrak, yaşanılabilir, katlanılabilir bir hal alıyor. Hal böyle olunca sabahları işe gitmek için uyku sorunu yaşanmıyor ve kalkıp işe güle oynaya gidilebiliyor.
En büyük hayallerimden biri,
bir gün her firmanın bir anayasası olsun ve bu anayasası doğrultusunda 100 sayfayı geçmeyecek
iş ve işçilik adlı kitabı okuma zorunluluğu olsun, hatta dışarıdan tutulacak bir insan kaynakları personeli ile iş veren ve işçiler bu kitaptan sınava çekilsin. Bu ve benzeri konularda insanlar bilinçlendirilsin. Hatta sınav notları duvara bile asılabilir, bu sayede işçi
"yaaa acaba patron bunu okumuş mu? düşüncesine takılmasın :)
Bu arada "iş ve işçilik" adını söylediğim öyle bir kitap şuan yok, kişisel gelişim uzmanlarından oluşacak bir heyet yazarsa çok güzel olur.
Bir sonraki yazımın konusunda belli olmakla birlikte bir an önce yazmak için sabırsızlanıyorum, esenlikler dilerim :)