Biri size sorsa islamın şartı kaç? Ne cevap verirsiniz? Bundan kolay ne var dersiniz ve başlarsınız saymaya..
1. Kelime-i şehadet getirmek
2. Namaz kılmak
3. Zekat vermek
4. Oruç tutmak
5. Hac etmek
Sadece siz değil, bunu Müslümanım diyen, iman iddiasında bulunan herkes bilir sayar. Okullarda bu böyle öğretilir. Gazetelere böyle yazılır, televizyonlarda din adına görüş bildiren çok insan böyle der, bütün millet de buna inanır.
Sonunda Müslümanlar, islamın şartları bu kadar da başka yokmuş gibi düşünürler. Ve zaten de böyle düşünmeye başlamışlar, bu doğru mu yanlış mı sorgulamıyorlar, sorgulamamışlardır.
Mesala bu satırları okuyan siz, bunu sorguladınız mı? İslamın şartı beş dediniz de başka olabilir diye düşündünüz mü, düşünmediniz mi? Cevap verin kendi kendinize, düşündünüz mü, düşünmediniz mi?
Elbette bunlar islamın şartlarındandır.
İslam dini, kuralları Allah tarafından belirlenmiş yaşama şeklidir. Bu kurallar içinde yaşayan insan Müslümandır, mümindir. Bu kurallar dışına çıkıldığı zaman dinin de dışına çıkılacağını Allah şu ayeti çok güzel bildirmiştir.
Siz, kitabın bir kısım ayetlerine inanıyor, bir kısım ayetlerini inkar mı ediyorsunuz? sizden böyle yapanların cezası dünya hayatında rezillikten başka bir şey değildir. Kıyamet günü ise bunlara azabın en şiddetlisi vardır. Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir. Bakara 85
Demek bir ayeti inkar etmek dinin dışına çıkmak demektir.
Eğer islamın şartı beş dersek, bundan başka şart olmadığını anlatmış oluruz. Oysa sayılan bu beş şey bütün Kuran’da anlatılan yaşam şeklini kapsamına almıyor. Örneğin:
Peki, ahirete inanmak islamın şartı değil mi?
Peki, helal kazanıp helal yemek islamın şartı değil mi?
Adil olmak islamın şartı değil mi?
Dua etmek islamın şartı değil mi?
Peygambere iman islamın şartı değil mi?
İlim sahibi olmak islamın şartı değil mi?
Zinaya yaklaşmayın diyor Allah, bu islamın şartı değil mi?
Toplumun tamamına ait bir malı hileli yollarla ele geçireceğiz, paralar kazanacağız, toplumun hakkını yiyeceğiz, eee, islamın beş şartını yerine getirdik ya, Müslümanız mı diyeceğiz?
İlim sahibi olmak, araştırmak, işleri güzel yapmak, doğru konuşmak, yalandan kaçınmak islamın şartı değil mi yani? Ve Kuran’da sayılan yüzlerce şart var ki, bunlardan birini islamın şartı değil dersen, bu dinin dışına çıkmış olmuyor musun?
İslam dini bir bütündür. Bu bütünlüğün hepsini yaşamaktır islamın şartı. Yoksa içinden birkaç tanesini alıp insanlara sunmak, bunlar islamın şartıdır, başka da şartı yoktur demek insanları Allah ile kandırmaktır, saptırmakdır, doğru yoldan çıkarmaktır.
İslamın ilk şartı iman etmektir.
Ben Müslüman olmakla emrolundum. Neml 91
Müslüman olmayan insan iman etmemiştir. Başka bir ifade ile iman etmeyene müslüman denmez.
İman, kayıtsız şartsız bütün noksanlıklardan uzak olan Allah’ın varlığına hiçbir şüpheye düşmeyecek şekilde inanmaktır, inandığın bu varlığa güvenmektir.
Allah’ın kitaplarına, kanunlarına (meleklerine), peygamberlerine, ölümden sonra dirilmeye inanmak, iman sahibi olmaktır.
Yani Allah’ın istediği gibi yaşamak, Allah’ın istediği gibi bu dünyadan göçüp gitmektir.
Allah’ın istediği gibi yaşamayı insanlar bilemezlerdi, bu yaşam şeklini en ince noktalarına kadar tarif etmeseydi Allah. Bunun için de Elçisi aracılığı ile Kuran’ı bize göndermiştir. İşte islam dini, Kuran’da anlatılan yaşama şeklidir.
İslam olmanın ikinci şartı da bize indirilen bu kitabın birinci ayetidir.
OKU! Alak 1
Kuran ayetlerinin dışında iki ayet daha vardır: Bunlardan biri kainat, yani yeryüzü ve gökyüzü ayeti, öteki de insan ayetidir.
Kuran okumakla Allah’ı ve O’nun için nasıl doğru, düzgün ve yararlı insan olacağımızı, nasıl O’na ibadet edeceğimizi öğrendikten sonra, insan ve kainat ayetlerini okuyarak Allah’a bilgi ile iman etmemizin yolu açılacaktır. İnsan, aklı ile Allah’a giden doğru yolu bulmalıdır.
Bu ayete dikkat ediniz. Oku. Bu emrin önünde bir başka isim, bir sıfat, bir tümleç veya başka bir şey yok. Sadece oku.
Bu ne demektir?
Okumanın sınırı yoktur. Kuran ayetlerini de oku, insanı da oku, kainatı da oku, bunların içindekileri en minik şeyden en büyük ne varsa onların hepsini oku demektir.
Okumak nasıl olur? Elbette gözle diyeceksiniz. Haklısınız. Ama gözle okunanın beyin tarafından anlaşılması gerekir. O halde akıl gözü, gönül gözü ile okuyun diyor Allah.
Oku, yani taşın içine bak, gözlerinin içine bak, kanına bak, galaksiye bak, denizlere, bitkilere bak, hayvanlara bak, incele onların nasıl olduklarını anla demektir.
Oku , yani ilim sahibi ol, demektir.
Oku, yani bilgiyi topla, sonra diğer insanların yararlanması için diğer insanların hizmetine sun demektir.
Oku, yani anla demektir.
Oku, elde ettiğin bilgiyi sakla, senden sonraki nesil faydalansın demektir.
Oku, yani düşün demektir.
Oku, yani aklını kullan demektir.
Oku, olaylar arasındaki ilişkileri anla, bundan sonuç çıkar demektir.
Oku, Kuran’ı anla, onu düşün demektir.
Oku, elde ettiğin bilgileri hayatına uygula, ondan faydalan, zararlı bilgilerden kaç demektir.
Oku, zamanı boşa harcama demektir.
Oku ki kazanasın, kazan ki başkalarına yardım edesin.
Oku ki, odun gibi olmayasın.
Oku, göklerde neler olup bittiğine de, atomun derinliklerine de bak demektir.
Bütün okuma işlemini yaparken, dikkat edilmesi, akılda tutulması gereken tek şey vardır.
Oku, yaratan Rabbinin adıyla..
Oku, nam şan, para pul, otorite, güç elde etmek için değil, Allah’ına yardım etmek amacıyla.
Çünkü okumak çalışmaktır. Çalışmak, kazanmaktır, hileden, kötü işten, haramdan uzak durmaktır.
Okumak, akıl ile, ilim ile Allah’a ulaşmaktır.
Okumak, güçsüzlüğümü anlayıp, Allah’ın gücüne iman etmektir.
Okumak, yaratana iman etmektir.
Öncelikle Kuran ayetlerini okumayı Allah emretmiştir.
Ben Kuran okumakla emrolundum. Neml 92
Özel olarak Kuran’ı düşüne düşüne, anlaya, anlaya, ağır ağır okumak Allah’ın ilk emri ve bu nedenle en temel ibadettir. (Müzemmil 4)
Kuran, okunacak ne varsa hepsini bir araya getiren bütün noksanlıklardan uzak Allah’ın içinde çelişki ve hata bulundurmayan tek kitaptır.
Ne yazık ki, bizi yaratanın bize gönderdiği bu eşşiz kitap okunmuyor. Arapça okuyanlar da anlamıyorlar.
Yüzünden okunuyor çok yerlerde, okuyan okuduğunu, dinleyen ne dinlediğini anlamıyor.
Namaz kılanların çokları, namazda okudukları ayetlerin anlamlarını bilmiyorlar, ne dediklerinden haberleri yok, bu çokları büyük bir gaflet içindeler.
Kuran, evlerde duvarlarda süslü kılıflar içinde asılı duruyor, ama içine açıp bakan yok.
Kuran’ı okumayan Allah’ın kendilerine sunduğu yaşam biçiminden habersiz kalıyorlar. Nasıl yaşayacaklarını, sorunlar karşısında ne yapacaklarını bilmiyorlar. Daha da önemlisi kendi hiç okumadığı halde, bu konuya hayatlarını vermiş olanları eleştirme hakkını kendilerinde görüyorlar.
Kuran’ı okumayan insanlar:
Cahil kalıyorlar.
Allah’ın buyurduğu iyiyi, güzeli, doğru, yararlıyı bilmiyorlar. Bilmedikleri bir yana bol bol da din konuşuyorlar. Bu konuşukları ordan burdan duyduklarıdır. Bu duyduklarını doğru mu yanlış mı diye Kuran’a sunmuyorlar, çünkü Kuran’ı bilmiyorlar.
Kuran’ı bilmeyenler Kuran’a göre yaşamasından habersizdirler. Böyle olunca bol bol yanlış yapıyorlar. Bunlardan kendileri de, çevreleri de zarar görüyor.
Çalışmak, ilim ve teknolojide, bilgide ileri gitmek, derinleşmek en büyük sevap iken, namazı her şeyin önüne geçiriyorlar.
Dua ediyorlar, ettikleri dualardan habersizdirler.
Kuran, her şeyi oku derken, insanın kendi iç dünyasında, sonra da insanlar arasında iyiliği, güzelliği yakalamasını, kendine ve topluma barış getirmesini istiyor.
Allah, islamın ilk şartını iman etmek, ikinci şartını oku olarak koymuştur, peki sen bu ilk şartı ne kadar yerine getiriyorsun? Zaten ileri sürülen islam şartları olanlar da ancak okunarak anlaşılır ve uygulanır hale gelir.
Ahirette, Kuran’dan sorguya çekileceğimizi bildiriyor Allah.
Kuran’dan sorguya çekileceksiniz. Zuhruf 44
Sorguda size ilk olarak ne sorulacağını biliyor musunuz?
Çokları diyor ki, camilerde hocalar bağıra bağıra söylerler, ilk soru namazdır, namazı kıldın mı? Bunu atlatırsan, gerisi kolay olurmuş.
Ahirette, mahşer günü, insan hesaba çekilecektir, ama ilk sorunun namaz olduğuna dair Kuran’da bir ayet, bir beyyine, bir delil yoktur.
Okumadan, bilmeden, kendini Allah’a vermeden, okuduğun duaların anlamları hakkında en küçük bir bilgin yoksa şekil olarak kılınan namazdan ne hayır gelir ki?
Namaz duanın şekle bağlanmış halidir. Yani namaz duadır. Nasıl dua edeceğiz. Allah bunu Araf suresi 55 ve 56. Ayetlerinde bildirmiştir.
Rabbinize alçala alçala gizli ve açık, göstererek dua edin, . Kesinlikle O, sınırı aşanları sevmez. Ve düzeltildikten sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Araf 55
O’na ürpererek ve rahmetini umarak dua edin. Kesinlikle Allah’ın rahmeti iyileştirip güzelleştirenlere çok yakındır. Araf 56
Bu ayetlere göre dua, dil, beden ve gönül üçlüsü ile yapılmalıdır. Söylediklerinden gönlün haberi yoksa dua etmedeki üç şarttan biri yok olmuştur. Bu gün çok insanın kıldığı namaz bu türden bir namazdır.
Namaza insan kendini öyle vermelidir ki, her şeyi unutup ürpererek ve Allah’ın rahmetini umarak dua edilmeli, namaz kılınmalıdır.
İlk inen ayette Allah oku diyor. O zaman sorulacak ilk soru da bu olacaktır.
“SANA OKU DEDİM, SEN KİTABI OKUDUN MU?”
Ne cevap vereceksin?
Allah her şeyi bilir, görür, işitir, O’nun ilmi her şeyi kuşatmıştır. Omuzlardaki yazıcılar yazmıştır neler yaptığını ve onu kitapta toplayıp getirmiştir.
Okumadınsa, okudum Allah’ım diyemezsin.
Yüzünden okudum Allah’ım dersin, hatim indirdim. O zaman Allah sana başka bir soru soracaktır.
“SANA DEDİM Kİ BEN, KURAN’IMI ANLAYARAK OKUYUN. ANLADIN MI?”
Yalan asla söyleyemezsin. Sana yardım edecek kimse yok, yaptıklarınla başbaşasın. Şimdi ne cevap vereceksin. Eğer anlamadan okudunsa vereceğin cevap var mı? Burada iken akıllı insan bunu düşünmelidir.
O zaman yapacağımız şey, bu sorulara muhatap olmadan bu dünyada bu sorulara nasıl cevap vereceğimizi düşünelim. Anlayarak Kuran’ımızı okuyalım, ilim sahibi olalım, araştıralım, elde ettiğimiz bilgilerle insanlara yolun doğrusu gösterelim.
İslamın şartı öyle üç beş değil, Kuran’daki ayetlerin tamamıdır.
Ama insanlar bunu bilmiyorlar. Çünkü yüzyıllardır bu hep böyle öğretilmiştir insanlara. Birileri çıkıp da hayır kardeşim, islamın şartı bu kadar değil, Kuran’daki ayetlerin hepsidir diyemiyor, demiyor. Diyenlar de hemen kafirlikle, dinden çıkmakla tehdit ediliyorlar.
Diyanet İşleri Başkanlığı, Kur’an gerçekleri karşısında derin bir uykuya dalmıştır. Bunları çıkıp insanlara anlatmalılar, cami hocalarına talimat verip bunun yanlışlığını bildirmeli, doğrusunu anlatmaları için onların arkalarında durmalıdırlar. Cami imamları diyanetten korkuyor söyleyemiyor belki, diyanet neden korkuyor?
Allah, Kur’an’ı Kerim’de diyor ki, insan gücü oranında sorumludur.(Bakara 286) Kimin ne gücü varsa, bu durumun anlatılmasından sorumludur. Allah’ın hükmü anlatılacağı zaman bu anlatılır, ve hiç kimseden korkulmaz. Bu yolda başımıza gelenlere de razı olmalıyız.
Çocuklarımızın yarısı cep telefonu ile mesaj peşinde, bir çokları da Kuran’ı yüzünden okuma çabası içindeler. Bunların yaptıklarına Milli Eğitim Bakanlığı dur demeli, Diyanetle ilişkiye geçip durumu düzeltmeliler, ilim adamlarından da bilgi almalıdırlar
Yanlışı muhafaza etmek kimseye fayda sağlamaz. Korunacak olan şey, doğrulardır, yanlışların atılmasıdır.
Yanlışı farketmek, doğruya ve güzele yönelmektir