Bir duâ tuttum gönülden,
Sabah akşam okurum elimden.
Seslenirim arş-u âlâ'ya bir tutam yaş ile,
Ve söylenirim senin ezginde.
Ben sana bir duâ tuttum bu gece Havsâ.
Teheccüd vaktinde, bedenimdeki yaşlar seni dedirtti.
Bir avuç, içim.
Pınarlar ağlar her gün için için.
Sevgiliye sunulan boş dönülür mü?
Bugün mutluysan sefâ sürülür mü?
Cefân varken sen sözlerinden yürüdün mü?
Sen üzülürken başkası güldü mü?
Belki de Havsâm, sen gülerken onlar üzüldü.
Devir dâim gibir duâ bilir misin?
Sen edersen bilmeden güzel bir duâ,
Sana sunulur avuç içinden bir vefâ.
Aman sakın aldanma!
Bu dünyaya kanma!
Gelip geçici heveslerle gönlünü yorma!
Seveceksen, beklemeden seveceksin.
Bekleyeceksen, ah etmeden bekleyeceksin.
Ahlar tutar belki bir kişiye,
O kişi ağlar da her gün sen nerden bileceksin.
Bilmediğin şeyler için harap etme elinden geldiğine.
Bir gün olur ya, sen de yok olur gidersin.
Ezelden yazılmıştır nefesin.
Nefes almadan nefes veremezsin hani,
Ben nefes almak için duâ ediyorum Havsâ.
Bir gün gerçek olur da sunulur bu gönlüme vefâ.
Sayfa sayfa işlerken zaman,
Ben zamana yalancı bir yolcu.
Bir gün kalıp bekleyen seyyah,
Bir gün yol olup uçan güzergah.
İşte son sözüm sana,
Mutlu ol diye.
Son söz...
" Hayaller duâlara emânet nûrum.
Ve mutluluğun önce Allah'a,
Sonra meleklere emânet... "