Daha önce hiç gitmediğim bilmediğim bir şehre gidiyorum..
Kalabalık bir otobüsün içindeyim her insanın yanında biri insan var sohbet edip gülüp eğleniyorlar. Attıkları kahkaha gerçek mi? Gerçekten merak ediyorum. On sekiz saatlik bir yolculukta hiç durmadan konuşacak konuları nerden buluyorlardı acaba. Bunca konuşma vakit doldurmak için mi? Vakit öldürmek için mi? Kadın, adamın omzuna yatmış. Adam sessizce onu izleyip kokusunu içine çekerken uyuya kaldı. Ne güzel duygudur diye düşündüm. Sevdiği insanın uyuyuşunu izlerken uyuya kalmak. Güzeldir demi sevdiğiniz insanın kokusuyla uyumak. Bir çoğumuz bilmiyoruz öyle mi? Kimimizim, sevmeye fırsatı olmadı. Kimimizi ise sevecek insan olmadı. Merak ettim, yolculuktan sonra ne yapacaklardı acaba.. yolculuk bitmişti nedense takip ettim onları sahil kenarında yürüyorlardı. Balık ekmek yapan bir yer vardı ileride oraya doğru ilerlediler yavaşça. Yan masalarına oturup verdim hemen. Beni fark etmemişlerdi birer balık söyledikten sonra bir rakı geldi masalarına. Adam, kadının kadehine usulca koydu rakısını sonra kendine de koydu. Kendine biraz fazla koymuştu sevgisi büyük olmalıydı adamın. İçtiler yavaşça, aradan biraz vakit geçtikten sonra.. kadın, uzaklara adam ise kadının gözleri dalı verdi. Anlamıştım o an adamın neden kendine fazla koyduğunu. Adam için çok sevinmiştim. Oysa adam kadına, kadın ise uzaklara içiyormuş. Zira sevip, sevildiğinle karşılıklı içmek vardı o rakıyı.