Yer gök dua üzerinedir, der büyüklerimiz. Dünyalık muratlarımız için, ahirette saadete erişmek için, hayırlarla karşılaşmak, şerlerden korunmak için, Yaradana el açıp dua etmeliyiz.
Bir farz namazını huşû ile edâ eden kimsenin o namazın akabinde vâkî olacak bir duâsı mestecâb olur.”(Buhârî) Evet Allah kulunun duasına icabet eder. Hz. Ömer : "Ben duanın kabul edilmemesi kaygısı taşımam, içimde dua etme isteğinin olmaması kaygısı taşırım.Çünkü kişiye dua etme isteği verilmişse, kabulü onunla beraberdir." Demiştir. Dualarımızı böyle bir anlayış ve teslimiyyet ile yapmalıyız. Duanın hayatınızı tamamen değiştirdiğine inanır mısınız? Evet ben inanıyorum, dua kalkandır, hayatına yön veren sihirli bir değnektir. Bazen elimizi açıp dua etmek bile ağır geliyor, namazda selam verdikten sonra dua etmeden kalkıyoruz, bu kadar mı ihtiyacsızız, yada tembel ? Namaza zor zaman ayırmış biri için belkide dua zaman kaybıdır. Elini açıp istemeye dahi üşenen bir toplum haline geldik, yada kimden istemesi gerektiğini bilmeyen bir toplum. Evet istemesini bilmeyen, derdini arkadaşına, eşine, komşusuna anlatan fakat bir türlü Rabbine açmayan şahıslara döndük, asıl sıkıntıyı giderecek olanı unuttuk, kendimizi alışverişlere, kuaförlere, gezmelere vurduk, böyle rahatlarız sandık, fakat sıkıldıkça sıkıldık, dert biteceğine katlandı da bir secde edip dua etmeyi beceremedik, sıkıntılarımızın asıl sebebi Rabbimiz ile irtibatımızın zayıf olmasıdır. Mutluluğun formülü Rabbe yakınlıktadır. Dua Allah ile konuşmaktır, hiç konuşmadığımız birilerini sevebilir miyiz? Onu tanıyabilir miyiz?
Allah Teâlâ, Furkan suresinde: "Ey habibim de ki, onlara; eğer duanız olmasaydı sizler Rabbimin katında ne işe yarardınız?" buyuruyor.
Bizler dua ettiğimiz müddetçe Allah katında bir yerimiz olabilir. Dualarımızla kıymet kazanmaktayız.