Senden epeyce uzaktayım. Artık senden duygularımı nasıl kaçırmak istemişsem, kendimi de oraya sürüklemişim.ben aşk konusunda korkak cesaretliyim. Vazgeçmeyecek kadar cesaretli, söyleyemeyecek kadar korkak. Dilim tercüme olmuyor yüreğime. Oyun merakına yenik düşen bir çocuğun, oyuna girmesiyle çıkması gibi birşey bendeki. Hani daha merakını giderememiş,tadına varamamış ve aklı orada kalmış gibi birşey. Bir odanın mahkumuyum ben . Defterim, kalemim, duygularımın hepsi burada. 4 arkadaş edinmişim, 3 ü suskun biri konuşkan. O seni konuşurken diğerleri gürültüsüyle sesini kısar. Bazen konuşmaz beynime resimlerini işler. Anlayacağın yine yapar, yapacağını. Ama o üçü de rahat durur mu ? Fotoğrafını silme çabalarına girer. Bu çok konuşan acı sözlü yüreğimdir. Acıyla yoğrulur, gerçekle söz sahibi olur. Ve hiç beklenmedik vakitlerin de hakimidir. Beni ne zaman köşeye sıkıştıracağını bilir. Ama buna beynim de engel olmak ister, aynı zaman da dilim ve gözlerimde. Yüreğim onu yakanı arar, yandığı kişiyi arar. Beynim ise hafızama yer edinmiş acıların babasıdır. Bunu bana hatırlatan vekildir, aynı zamanda. Dilim ise yalanın esiridir, onun karşısında. Söyleyemez bir türlü onu sevdiğimi. Ya susar yada yalan söyler, kaçmak için. Birde gözlerim var yüreğimin sesini kısan. Gördükleriyle korkutur beni. Onun görmemi istediği şeyleri gösterir. İzin vermez yüreğimdekinin fotoğrafını görmeme. Gerektiği yerde kapanır. İşte böyle bir garibim ben. Yıldızları saymakla geçer, gecelerim. İçim sensizlikle kaplanmış bir döküm evidir. Şimdi tam istediğim gibi çok uzağım senden. Ama neden huzuru göremeyecek kadar kör, yada hissedemeyecek kadar hissizim. Neden ; betondan örülmüş duvarların ağırlığı var, üzerimde. Neden mutlu değilim ben . İçim sen savaşına girmiş, kimi yerler yerle bir edinirken kimi yerler feth edilmiş. Bir tarafım seni sevgisiyle beslemek isterken, diğer tarafım bu sevgiyi yok etme derdinde. Yüreğimde başlayan bu küçük kıvırcım, her yanıma sıçramakta. Sen yokluğuna yenik düşme korkusu içerisindeyim. Aslında bu kaçışlarımdan pişman olma endişesi içerisindeyim. Zehirli bir hastalık bu . Ama hiç böyle acı veren değil, korku veren cinsinden. Hani yavaş yavaş öldüren değil de , yavaş yavaş can vereninden. Korkun olur ya , ölüm korkusu. İşte benim korkum da seni kaybetme korkusu . Bu suskunluklarımın tek açıklaması bu . Bende sen hastalığı var . Buda bende sen korkusu doğuruyor. Çektiğim acılar, senden kaçışlarım, konuşamamamın sebebi bu . Yorgun bir yürek taşıyorum bedenimde. Yarısı seni , yarısı korkunu taşıyor . Bir çift göz taşıyorum. Biri senin gelişini gösterirken, biri gidişini gösteriyor. Biri gülüşünü gösterirken, biri ağlayıp uzaklaştığını. Ve bir çocuk var içimde. Ağlarken güneş doğuyor gözlerinde. Anla işte, sen korkusuyla güne gözlerini açan bir çocuk var bu adamın içinde.
Bir garip