Herkes hak ettiğini bulur, kiminin tavşanı ölür, kiminin kardeşi. Yaşamak büyük bir roldü insan için. İçerisinde nabza göre şerbet verirdi kader. Kimi karınca ölse gözyaşı dökerken, kiminin annesi ölse üzülmezdi. Bu yüzden karınca ölür insan ağlar, annesi ölür müsveddesi ağlardı. Hayat duygusal devinmese de duygusuz da devinmez. Duygusuz olmayan ölür ve duygusal olan ölür ama kalbi tecrübe eden yaşar. İnsanlar farklı, senaryolar farklı. Herkes acıyı hissedebildiği kadar hissederek gidiyor. İrade hassas terazı, ego aşağılık farazi, kalp ruha marazi. Yakınım öldü diye isyan ediyorsan, sen o ölümden fazlasını hak etmişsindir. Sen isyan ettikçe, kader seni daha fazlasına zorlar. Kaderle oyun oynayamam. Alçak ihtiraslara göz yumamam. Belki meydan okur sözlerimi silerim sevdiğim insanlar için. Ama tek cevaba muhtaç insanlara karşı koyamam. İnsanları sevmiyorum demiştim, alt metni vardı aslında. Ancak kimse sormadı. Hep "Neden?" dediler. Uygun olmadı. Ben de düşünmeyene anlatmazdım. Duygu yüklü anlara bir şey diyemem belki ama duygunun zarar verdiği noktada iğrenç olduğunu biliyorum. Ölen ölür, duygu kalır, çok durmaz ama o da kısa süre sonra hatıra kalır. Kalp kıran sevgiden de aşktan da aptallar nasibini alır. Sonu ne olur dersin? Bu gece ölüm bu kadar yeterliydi. Ruhum vardı, Dünyadan Uzak. İnsanlar hâlâ dünyaya yakın konuşuyor yanımda. Ruhsuzluğum bundan ileri gelir. Siz çiftleşmekten bahsedersiniz, biz hayatın anlamından. Kılıca gül takmak diyorum ben buna. Senin için mutlu bir eş ve aile diliyorum, işte kılıca gül takmak buydu. Bazı insanlar mutlu olmaya gelmez, hayal de etmez. Siz onlar adına da hayal kuruyorsunuz o ayrı. Bir iyilik yapacaksanız, ahir hayata olsun. Bu dünyada kimse için kader kurgulamayın. Birkaç temennimden birisidir. Düşünen insanlar anlayacaktır...