Yazgısını telvesiyle içerse insan , istikbâli de silinir. Bu söz garibime gitmişti.Aynı zaman da hoşuma da gitmişti.Zannımca kaderini geçmişin kalıntılarıyla , içinde biriken tortusuyla , dilinin ucuna gelen topaklarıyla birlikte içersen geleceğinin de tadı kalmaz diye bir şeyden bahsediliyordu.Oysa bizim gönül bağı kurduğumuz şeylerle ilişkimiz ayrılıkla bile sonlanmıyordu.Bu bir kişi olmak zorunda da değildi.Çok iyi hislerle gezdiğiniz bir sokak bile içinizde yaşamaya devam ediyordu.Acıyla dinlendiğiniz bir şarkı size o acıyı yaşatabilirdi tekrar.Ta ki acı bitene , şarkı anlamını yitirene dek.Herhangi bir şeyle olan ilişki anlamını yitirine dek sürüyordu.Fakat bazı anlarını vakti gelince bitirmeyi bilmeliydi insan.Anlamsızca geçmişe dönüp dönüp bakmamalıydı.Bu anı ve geleceği
tadında yaşayabilmek adına geçmişte kalıp geçmişle yaşamamalıydı bugünü."Hayat ya cesur bir tecrübedir ya da hiçbir şey değildir." Diyor Helen Keller. Hayatı iyisiyle ve kötüsüyle yaşamayı kabullenmek gerekirdi ; hatalara , acılara , kötü anlara takılı kalmadan kabullenmek.Yoksa tadı kaçıyordu günlerin ve yaşayamıyorduk.