Hamd Kainatı kusursuz bir ihtişamla halk iden ve kendi varlığına burhanı âzam kılan ve arşına iradesince mutlak surette istiva iden, mahluki aklın tümüyle idrakten âciz kaldığı, Beşeriyyetin tedebbür hududunu tecavüz iden, âvâ ezhanı ziyade ğarib kılan, cümle mahlukatın tek ve yek ol sultanı Ekberi Allah zül celal hazretlerinin üzerine olsun.
Salat ve selam kainata mebde-i muhabbet menşe-i rahmet olarak irsal idilen, mevcudat-ı mahlukatın mevcudiyet sebebi kılınan, ilahi emrin baliğ-i ve neziri olan, âleme nuri pâk bir şems misali evvel ve âhîri içre ebed cemî nurların medarı tenevvürü olan, ruhi ebed hay olmakla kaim olan, şefaati Hak izni ile sabiti mukadder olan, ebul Kasım Muhammed bin Abdullah hazretlerinin üzerine olsun.
, Ve selamın faziletleri ile Mükerremi müşerref olan umumi nazarla masumi ümmet kılınan, cemî azalarıyla imanı ekmel, selameti efdal, sadâkati ecmel ve ecell olan ol ashabı rûy-i pâk ve rufekâ-i Ekrem efendilerimize selâm olsun.
O şânını tesbih itmekle ihsâ idemiyeceğim lâ yezal ve zül celal hazretleri kavli keriminde buyurur ki :
Yeryüzünde ne varsa tamamını sizin için yaratan, sonra göğe yönelerek onları, yedi gök olarak tamamlayıp düzene koyan O’dur ve O, her şeyi hakkıyla bilmektedir.
(Bakara 29)
Rabbiniz ki, sizin için yeri döşek, göğü bina kılmıştır; gökten su indirmiş, bununla sizin için rızık olarak çeşitli ürünler çıkarmıştır; artık siz de bile bile O’na eş ve ortaklar koşmayın.
bakara 22
Kuşkusuz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün değişmesinde, insanlara fayda veren yüklerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökten indirerek onunla ölü haldeki toprağa can verdiği ve orada her çeşit canlının yetişmesini sağladığı yağmurda, rüzgârları ve gökle yer arasında emre hazır bekleyen bulutları evirip çevirip yönlendirmesinde aklını işleten bir topluluk için elbette nice deliller vardır.
bakara 164
Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün farklı oluşunda aklıselim sahipleri için elbette ibretler vardır. Onlar ayakta dururken, otururken, yatarken hep Allah’ı anarlar; göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler: "Rabbimiz! Sen bunu boş yere yaratmadın, seni tenzih ve takdis ederiz. Bizi cehennem azabından koru!
Âl-i İmrân 190-191
Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve ışığı var eden Allah’a mahsustur. Ama yine de kâfir olanlar (putları) rablerine eş tutuyorlar.
En'âm 1
O, gökleri ve yeri hak (ve hikmet) ile yaratandır. "Ol!" dediği gün her şey oluverir. O’nun sözü gerçektir. Sûra üflendiği gün de hükümranlık O’nundur. Gizliyi ve açığı bilendir ve O, hikmet sahibidir, her şeyden haberdardır.
En'âm 73
O, sizi bir tek nefisten yaratmıştır. (Sizin için) bir kalma yeri, bir de emanet olarak konulacağınız yer vardır. Gerçekten biz, anlamaya açık bir topluluk için kanıtları birer birer açıkladık.
En'âm 98
Şüphesiz ki rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra arşa istivâ eden; geceyi, durmadan kendisini kovalayan gündüze bürüyüp örten; güneşi, ayı ve yıldızları emrine boyun eğmiş durumda yaratan Allah’tır. Bilesiniz ki, yaratma da buyurma da yalnız ona aittir. Âlemlerin rabbi olan Allah yüceler yücesidir.
A'râf 54
Göklerin ve yerin egemenliği üzerinde, Allah’ın yarattığı her bir nesne üzerinde ve kendi ecellerinin yaklaşmış olabileceği hususunda hiç kafa yormadılar mı? Ona değilse hangi söze inanacaklar?
A'râf 185
Doğrusu Allah’a göre ayların sayısı, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına uygun olarak on ikidir; bunlardan dördü haram aylardır. İşte doğru olan hesap budur. O aylarda kendinize zulmetmeyin, müşrikler sizinle topyekün savaştıkları gibi siz de onlarla topyekün savaşın. Bilin ki Allah buyruklarına karşı gelmekten sakınanlarla beraberdir.
tevbe 36
Kuşkusuz rabbiniz, gökleri ve yeri altı günde yaratan, sonra da (yarattığı) arşa hâkim olan, her işi yöneten Allah’tır. O izin vermedikçe şefaat edecek biri de yoktur. İşte bu Allah sizin rabbinizdir, öyleyse O’na kulluk ediniz. Bunları düşünmez misiniz!
yunus 3
Güneşi aydınlatıcı, ayı ise aydınlık yapan, yılların sayısını ve hesaplamayı bilesiniz diye ona menziller belirleyen O’dur. Allah bütün bunları hikmet ve fayda esasına göre yarattı. Bilme kabiliyetinde olanlar için de âyetlerini detaylı bir şekilde gözler önüne seriyor.
Geceyle gündüzün farklı olmasında, Allah’ın göklerde ve yerde yarattığı bunca varlıkta, O’na saygısızlıktan sakınanlar için büyük işaretler vardır.
yunus 5-6
İçinde dinlenesiniz diye geceyi, (işlerinizi) görmenizi sağlasın diye gündüzü size bahşeden O’dur. Kuşkusuz dinlemesini bilen bir topluluk için bunda dersler vardır.
yunus 67
Arşı, su üzerinde iken hanginizin daha güzel davranacağını denemek için gökleri ve yeri altı günde yaratan O’dur. Eğer sen, "Öldükten sonra mutlaka diriltileceksiniz" desen kâfirler derhal, "Bu büyü gibi bir düzmecedir" derler.
hud 7
Allah’ın gökleri ve yeri hikmetli olarak yarattığını görmüyor musun? O, dilerse sizi yok edip yerinize yeni varlıklar getirir.
ibrahim 19
Gökleri ve yeri yaratan, gökten su indirip onunla size rızık olarak türlü türlü ürünler çıkaran Allah’tır; izni ile denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize veren, nehirleri sizin için faydalı olacak şekilde yaratan O’dur.
Düzenli seyreden güneşi ve ayı sizin için yararlı kılan, gece ile gündüzü faydalanacağınız biçimde yaratan O’dur.
O size istediğiniz her şeyi verdi. Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız başa çıkamazsınız. muhakkak ki insanoğlu çok zalim, çok nankördür!
ibrahim 32-34
Allah, gökleri ve yeri hikmetle yarattı. O, putperestlerin ortak koştukları her şeyden münezzehtir. İnsanı bir damla sudan yarattı; fakat görürsün ki o, yaratıcısına apaçık bir hasım olup çıkmıştır!
Nahl 3-4
Allah’ın yarattığı nesneleri görmüyorlar mı? Onların gölgeleri sağa ve sola dönmekte, Allah’a secde edip yere kapanmaktadır.
Nahl 48
Hurma ağaçlarının ve üzüm asmalarının ürünlerinden hem içki hem de güzel besinler elde edersiniz. Bunda da aklını kullanan bir topluluk için açık delil vardır. Ve rabbin bal arısına şöyle ilham etti: "Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine yuvalar edin. Sonra her türlü besleyici ürünlerden ye; rabbinin koyduğu kanunlara boyun eğerek çizdiği yollardan git!" Onların karınlarından, farklı renk ve çeşitlerde şerbet (kıvamından bir sıvı) çıkar ki onda insanlara şifa vardır. İşte bunda da düşünen bir topluluk için açık delil bulunmaktadır.
Nahl 67-69
Semanın boşluğunda buyruk altına sokulmuş kuşları görmüyorlar mı? Onları (boşlukta) Allah’tan başkası tutmuyor. Kuşkusuz bunda inanan bir topluluk için ibretler vardır. Allah size evlerinizi huzur yeri yaptı; hayvanların derisinden gerek yolculuk gününüzde gerekse ikamet gününüzde kolaylıkla taşıyabileceğiniz barınaklar yapmanızı; kezâ bir süreye kadar onların yünlerini, yumuşak tüylerini, kıllarını ev ve giyim eşyasıyla ticaret malı olarak değerlendirmenizi sağladı. Yine Allah, yarattığı şeylerden sizin için gölgelikler yaptı, dağlarda size sığınaklar yarattı; size sıcağa karşı kendinizi koruyacak elbiseler, mâruz kalabileceğiniz düşman gücünden sizi koruyacak zırhlar yapma imkânı bahşetti. İşte Allah, teslimiyet gösteresiniz diye size nimetini böyle eksiksiz vermektedir.
Nahl 79-81
Düşünmediler mi ki, gökleri ve yeri yaratmış olan Allah, kendilerinin benzerlerini de yeniden yaratmaya kādirdir! Allah onlar için bir vade takdir etti, bunda kuşku yoktur. Ama zalimler inkârcılıktan başkasını kabullenmediler.
İsra 99
Ben onlara ne göklerin ve yerin yaratılışını ne de bizzat kendilerinin yaratılışını gösterdim. Ben yoldan çıkaranları yardımcı edinecek değilim.
kehf 51
Andolsun biz gökte yıldız kümeleri oluşturduk ve seyredenler için ona güzel bir görünüm verdik.
Hicr 16
Tâ-hâ. Biz Kur’an’ı sana mutsuz olasın diye indirmedik.
Ancak Allah korkusu taşıyanlar için öğüt olsun diye indirdik.
O, yeri ve yüce gökleri yaratan Allah katından peyderpey gönderilmiştir. Rahmân olan Allah arşa istivâ etmiştir. Göklerde, yerde, ikisinin arasında ve toprağın altında ne varsa hepsi O’nundur.
Taha 1-6
Yeryüzünü sizin için bir beşik yapan, onda size yollar açan ve gökten su indiren O’dur. Onunla her çeşitten çift çift bitkiler çıkardık.
Taha 53
Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri oyun olsun diye yaratmadık.
Enbiya 16
Andolsun biz üstünüzde yedi yol (yörünge) yarattık. Biz yaratılanlardan habersiz değiliz.
Mü'minûn 17
Allah hareket eden her canlıyı bir sudan yarattı. Bunlardan kimi karnı üzerinde sürünür, kimi iki ayak üzerinde yürür, kimi de dört ayak üzerinde yol alır. Allah dilediğini yaratıyor, Allah her şeye kādirdir.
Nur 45
Peki gökleri ve yeri yaratan, gökten size su indiren kim? Biz o suyla, sizin bir tek ağacını bile bitiremeyeceğiniz güzel güzel bahçeler, bağlar yetiştirmekteyiz. Allah’tan başka tanrı mı! Doğrusu onlar yoldan sapmış kimselerdir.
Neml 60
Kendi kendilerine bir düşünmezler mi? Allah gökleri, yeri ve bunlar arasında bulunanları ancak hikmet temelinde, belli bir süreye kadar kalmak üzere yaratmıştır. Fakat şu bir gerçek ki insanların birçoğu rablerine kavuşmayı hâlâ inkâr etmektedir.
Rum 8
Onlara, "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye soracak olsan, mutlaka "Allah" diyeceklerdir. De ki: "Bütün övgüler Allah’a mahsustur"; ama onların çoğu bilmez.
Lokman 25
Gökleri ve yeri yaratan Allah onların benzerini yaratmaya kādir değil mi? Elbette öyledir. O eşsiz yaratıcıdır, her şeyi bilir.
Yasin 81
Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden vay o inkârcıların başına geleceklere!
Sad 27
O, gökleri ve yeri hikmet ve fayda esasına göre yarattı; sürekli olarak geceyi gündüzün, gündüzü gecenin üstüne sarmaktadır; güneşi ve ayı da yasalarına boyun eğdirmiştir. Her biri belirlenmiş bir süreye kadar akıp gitmektedir. Unutmayın ki Allah çok güçlüdür, çok bağışlayıcıdır.
Zümer 5
Göklerin ve yerin yaratılması elbette ki insanların yaratılmasından daha büyük bir olaydır ama insanların çoğu bunu bilmez.
Mü'min 57
Gece ve gündüz, güneş ve ay O’nun işaretlerindendir. Eğer gerçekten Allah’a tapıyorsanız güneşe de aya da secde etmeyin, onları yaratan Allah’a secde edin.
fussilet 37
Gökleri, yeri ve oralarda üretip yaydığı canlıları yaratması O’nun kanıtlarındandır. O dilediği zaman onları bir araya getirme gücüne de sahiptir.
Şûrâ 29
Kendilerine "Gökleri ve yeri kim yarattı?" diye sorsan tereddüt etmeden, "Onları sonsuz güç ve ilim sahibi yarattı" diyeceklerdir. Yeri sizin için döşek kılan, gideceğiniz yere şaşmadan varasınız diye orada size yollar yaratan O’dur. Gökten ölçülü olarak su indiren de O’dur. Bununla ölü bir beldeye yeniden hayat veririz. İşte siz de böyle diriltilip çıkarılacaksınız. Bütün çiftleri yaratan, bineceğiniz gemileri ve hayvanları var eden de O’dur.
Zuhruf 9-12
Gökleri, yeri ve bunların arasındakileri oynayıp eğlenmek için yaratmadık. Bunları hakikat ve hikmet çerçevesinde yarattık, fakat çoğu bunu bilmez.
Duhân 38-39
Cümle ayeti celilelerin ifadeyi ihtişamı ol ehli mülhidîne ve dâhi tabiat müselsili ile tesadüfen mevcuda çıkmıştır deyu cemî havadisleri bi ğayrı halik ve Rab olarak İtikad iden fıkrayı safilîne ziyade sakîl ve şedîd geluptur.
Ve ol ayâtı kiramda bahsi geçen mevzuatlar inşa-i kainat ve halk-i l- arz ve semadır.
Allah’ın kendisine verdiği iktidara dayanarak İbrahim ile rabbi hakkında tartışmaya giren kimseyi görmedin mi? İbrâhim "Rabbim hayat veren ve öldürendir" deyince o, "Hayat veren ve öldüren benim" dedi. İbrâhim "Allah güneşi doğudan getirmektedir, hadi sen de onu batıdan getir" dedi. Bunun üzerine inkârcı ne diyeceğini bilemedi. Allah zalimler topluluğuna rehberlik etmez.
Bakara 258
Ve ol cümle âsâr-ı Kainatı bi zatihi iradeyi mutlak, kudreti âzam, celali ihsan, rahmeti Rahman olarak tezyin idup ol bazı Mükerrem ibada musahhar kılıp cemî ibada hadim eylemişdir.
Kainat öyle bir burhanı sultandır ki inkar iden her münkir ahmaktan daha ziyade ebleh ve beliddir. Nitekim ol sultanı Ekber Allah zül celal buyurur ki :
Akıttığınız meniyi düşündünüz mü?
Onu siz mi yaratıyorsunuz yoksa biz miyiz yaratan?
Aranızda ölümü biz takdir ettik; sizi benzerlerinizle değiştirmemiz ve bilemeyeceğiniz bir şekilde sizi yeniden var etmemiz hususunda bizim önümüze asla geçilemez.
Hiç kuşkusuz ilk yaratılışınızı biliyorsunuz; düşünüp ibret alsanıza!
Ektiğiniz tohumu düşündünüz mü?
Onu siz mi bitiriyorsunuz yoksa biz miyiz bitiren?
Dileseydik onu kuru bir çöpe çevirirdik de şaşırır kalırdınız:
"Doğrusu çok zarara uğradık!
Daha doğrusu büsbütün mahrum kaldık" (derdiniz).
İçtiğiniz suyu düşündünüz mü?
Onu buluttan siz mi indirdiniz yoksa biz miyiz indiren?
Dileseydik onu tuzlu yapardık. O halde şükretmeli değil misiniz?
Tutuşturmakta olduğunuz ateşi düşündünüz mü?
Onun ağacını siz mi yarattınız yoksa yaratan biz miyiz?
Biz onu çöl yolcularına ve açlık çekenlere bir işaret ve nimet kıldık.
Öyleyse ulu rabbinin ismini tesbih et.
Vâkıa 58-74
Eydan o sultanı âzam haceru-l mihenk olan beşeri keyfe mâ yeşa var ittiğini şu ayâtı mücizat ile beyan ider :
İnsan neden yaratıldığına bir baksın.
O, atılan bir sudan yaratıldı.
O su, bel ve göğüs kafesi arasından çıkar.
Tarık 5-7
O, insanı alaktan (asılıp tutunan zigottan) yaratmıştır.
Alak 2
Bu hayvanlar ancak kendinizi fazlasıyla yorarak ulaşabileceğiniz bir beldeye yüklerinizi taşır. Kuşkusuz rabbiniz çok şefkatli, çok merhametlidir.
Binmeniz ve güzelliğini seyretmeniz için atları, katırları, eşekleri de yarattı. O, sizin bilmediğiniz başka şeyler de yaratır.
Nahl 7-8
O yarattığı her şeyi güzel yapmış ve ilk başta insanı çamurdan yaratmıştır.
Secde 7
Ey insanlar! Öldükten sonra dirileceğinizden kuşku duyuyorsanız şunu unutmayın ki, biz sizi topraktan, sonra nutfeden, sonra alakadan, sonra belli belirsiz et parçasından yarattık ki size (kudretimizi) açıkça gösterelim; ve biz dilediğimizin rahimlerde belirli bir vakte kadar kalmasını sağlarız, sonra sizi bebek olarak çıkarırız, ki daha sonra yetişkinlik çağınıza erişesiniz. İçinizden kimi erken vefat ettirilirken kimi de önceden bildiklerini bilmez hale gelinceye kadar ömrün en düşkün çağına eriştirilir. Öte yandan yeryüzünü kupkuru ve cansız görürsün; üzerine yağmur indirdiğimizde ise (bir de bakarsın) canlanıp kabarır ve her cinsten güzel bitkiler çıkarır.
Hac 5
Ey insanlar! Şüphesiz sizi bir erkek ile bir dişiden yarattık, tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık, Allah katında en değerli olanınız O’na itaatsizlikten en fazla sakınanınızdır. Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir, her şeyden haberdardır.
Hucurat 13
Yine o Rezzak ve celle celaluhu ol Mükerrem kıldığı ibadı nasıl rızıklandırdığını ve kainata rızkı keyfi adalet mücibi tenşir idup kudretinin âsâr-ına temeşa kılar ki Şu ayâtı mufassılatta beyanı ayandır.
İnsan yediğine bir bakıp düşünsün!
Biz bolca su indirdik.
Sonra toprağı uygun şekilde yardık.
Oradan ekinler bitirdik.
Üzüm bağları, sebzeler;
Zeytin ve hurma ağaçları;
Gür ağaçlı bahçeler;
Meyveler ve çayırlar;
Sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için.
Abese 24-32
De ki: "Allah’ın size rızık olarak indirdiği şeylerden bir kısmını helâl bir kısmını haram saymanıza ne demeli?" De ki: "Buna Allah mı izin verdi yoksa Allah adına hüküm mü uyduruyorsunuz?
Yunus 59
Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz olanlarından yiyin ve Allah’a şükredin; eğer kendisine kulluk ediyorsanız.
Bakara 172
Yeryüzünde kımıldayan hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah’ın üzerine olmasın! Allah onların halen bulunduğu yeri de emanet olarak konulacağı yeri de bilir; hepsi apaçık kitapta vardır.
Hud 6
Allah kiminize kiminizden daha fazla rızık verdi. Ama kendilerine fazla verilenler, rızıklarını ellerinin altındakilerle paylaşıp da onları bu hususta kendileriyle eşit hale getirmeye yanaşmıyorlar. Peki onlar Allah’ın nimetini inkâr etmiş olmuyorlar mı? Allah size kendi cinsinizden eşler yarattı, eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar türetti; sizi güzel ürünlerle rızıklandırdı. Onlar yine de bâtıla inanıp Allah’ın nimetine karşı nankörlük mü ediyorlar?
Allah’ı bırakıp da kendilerine göklerden ve yerden en küçük bir rızık sağlama imkânı olmayan, buna güçleri yetmeyen şeylere mi tapıyorlar?
Nahl 71-73
Peki insanlar devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bakmazlar mı? Artık sen öğüt ver, çünkü sen ancak bir uyarıcısın. Onlara egemen bir zorba değilsin. Ancak kim yüz çevirir ve inkâr ederse, Allah onu en büyük azapla cezalandırır. Kuşkusuz onların dönüşü ancak bizedir. Daha sonra onları sorgulamak da ancak bize aittir.
Gâşiye 17-26
İmanın irtifa-i kemalatını gün ve gün müzdat itmek hak teâlânın kuvvet ve kudretinin zahirde ki tecelliyatından olan âsar-ı mahlukata her ân temaşa idup her dem tefekkür itmek ve ol mevcudata rabıta hem nazar il cümle hakikatin urucuna illet olup zatın nefsi emmaresini mutmain kılmak çün yegâne tariktir.